224kablo
Köşe Yazıları

YİNE YENİ YENİDEN

6 Şubat 2023’den başlayarak 10 ilimizde felakete sebep olan depremlerin acısı hala tazeyken yazmak zor olsa da, yeniden ayağa kalkışın tarih boyunca simgesi olmuş Anadolu coğrafyasının sorunlarına birlikte çözüm getirmek hepimizin ortak görevidir. 1939 Erzincan depreminden 1999 Gölcük depremine kadar olan süreçte 60 yıl boyunca yaşadığımız yıkım süreçlerinden dayanışma ile ayağa kalkmayı başardık.
Bugünkü felaket için aynı toplumsal akıl ile bölgenin yeniden eski günlerine dönmesinin çok uzak ve zor olmayacağını biliyoruz. Ülkemiz her dönemde “Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır, güçlü insanlar iyi zamanlar getirir’’ sözlerinin bir yansıması olmuştur.
Resmi verilere göre 46.000’i aşkın vatandaşımızın yaşamını yitirdiği depremlerin en ağır hasar yarattığı üç ilimiz Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman başta olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın devam eden çalışmalarına göre şimdiye kadar 384.545 konut biriminin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı veya yıkık olduğu tespit edildi. Dönüşüme öncelikle girmesi gereken yapıları da sürece dahil ettiğimiz zaman, bölgede önümüzdeki 1 yıl içinde en az 500.000 konutun inşa edileceğini öngörebiliriz. Yaşadığımız afette öncelikli barınma çözümü olan çadır ve konteyner elbette ki bir süre sonra yetersiz kalacağı için, yukarıda ifade ettiğim kalıcı konutların inşa sürecinde sektörümüz önemli aktörlerin içinde yer alacak.
Depremlerde yıkılan konutların içinde eski konutlar dışında, sayısı daha az olmakla     beraber son yasaya göre inşa edilenler olduğunu da biliyoruz. Bu doğrultuda inşaatlarda sadece maliyet odaklı yaklaşımın insan hayatına mal olacağını artık mutlaka öğrenmiş olmamız gerekiyor. Yapılarda beton ve demirin önemi kadar elektrik tarafında başta kablo ve şalt olmak üzere kalitenin tüm sektörümüzün öncelikli kriteri olması artık kaçınılmaz. Çünkü biliyoruz ki depremdeki yıkımlar sonrası çok sayıda can kaybı enkazlarda meydana gelen elektrik yangınlarından kaynaklandı. Devletimizin yapılarda denetleme mekanizması ne kadar etkin çalışsa bile, asıl görev sektörün tedarikçileri olan biz üretici ve ithalatçıların hassasiye-tine düşüyor. Dolayısıyla üretici tüm firmalarımızın artık ürettikleri ürünlerdeki kalite standartlarını bir kez daha ele alarak bir deprem ülkesi olan Türkiye’mize yakışacak konut stoklarının güvenle üretilmesinde söz sahibi olmaları gerekir.
 Daha önceki yazılarımda değindiğim enflasyonist sürecin 2023 yılında da devam edeceği öngörüsü, yaşadığımız deprem ile daha da uzayacaktır kanısındayım. Bu noktada sektörün tedarik zincirini oluşturan büyük toptancı ve dağıtıcılarımızın stok gücü sürdürülebilir ticaret için daha da önem kazandı. Milli paramızın değerini koruyamadığı ve diğer menkul değerlerin global koşullar nedeniyle risk teşkil ettiği bu dönemde, sektör bileşenlerimizin stok değerlerini kontrollü olarak büyütmeleri karlılık seviyelerini doğrudan etkiler. Özetle ülkemizdeki büyük küçük fark etmeksizin tüm işletmeler, enflas-yon gibi öngörülebilir risklere depremler gibi öngörülemeyen riskler eklendiği zaman stok ve finans yapısını büyük bir dikkatle ele almak zorundadır.
Aylık sektörel değerlendirmemde; deprem bölgesinde yaşanacak geçici ödeme riskleri nedeniyle büyük şirketlerin öncelikle bir hasar tespit çalışması yapması önemli. Sonrasında ortaya çıkacak bilançoyu karlılık hesaplarına dahil ederek piyasada büyük bir fiyat dalgalanmasına sebep olmadan, fiyat artışlarının zamana yayılarak aşamalı yapılması suretiyle bu yıl içindeki stabil tablonun korunması mümkün olacaktır. Bir diğer söylemle fiyat odaklı ani reflekslerin hiçbir işletmeye yarar sağlamayacağını düşünüyorum. Bunun dışında 14 Mayıs 2023’teki genel seçimlere kadar Türkiye piyasalarında büyük bir sarsıntı ve menkul değerlerde eksponansiyel artışlar olması ekonomi çevrelerince beklenmiyor. Kısa vadeli göstergeler de neredeyse tamamen seçim sonrasına endekslenmiş durumda. Dolayısıyla sektörümüzün temkinli iyimser yaklaşımını yaz aylarına kadar koruması bugün için en doğru seçenek olarak görünmektedir.
Depremde yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, kalanlara sabırlar diler; önümüzdeki dönemde kalite ve kontrol unsurlarıyla alınacak tedbirlerin daha güvenli bir ülkede yaşamamıza vesile olmasını temenni ederim.
Dünden gelen inançla, yarın ülkemizin daha güzel günlerinde yine yeni yeniden bir arada olacağımıza inancım tamdır, yeter ki isteyelim.