224kablo
Sektörel

Türkiye’de ileri gelen ithalatçıların kur dalgalanmasıyla ilgili yorumları

Dolar kuru yılbaşından bu yana yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 43 değerlendi. Kurdaki bu artış önemli risk göstergesi haline geldi. Para birimindeki bu hızlı değer kaybının, Türkiye ekonomisine özellikle özel sektörün döviz borçluluğu ve enflasyon cephesinde bir çok olumsuz etkileri oldu. Türkiye’nin ileri gelen ithalatçılarının görüşlerini sizler için derledik.

KUR KRiZiNE KARSI  NELER YAPABiLiRiZ?

Günümüz “Küreselleşme” çağı. Bu çağda, hiçbir ülke ve hiçbir sektör bir ürünün bütün parçalarını kendi başına üretmemektedir. Her şirket -az ya da çok- farklı şirket ve/veya ülkenin ürettiği ham madde ve yarı mamule ihtiyaç duyar. Bu şekilde dünyadaki tüm ülkeler birbirlerine ayrılmaz ekonomik bağlarla bağlanmış olurlar. Her bir ülke diğer ülkelere ihtiyaç hisseder. Tüm dünyayı saran bu ekonomik ilişkiler ağı, ülkeler arasındaki pek çok ihtilafın büyümeden çözülebilmesinin en önemli nedeni olarak karşımızda durmaktadır. Bu ilişkiler ağının dünya barışına yaptığı katkı çok önemlidir. Hal böyleyken, ülkeler arası ticaretin kendine özgü kuralları nedeniyle bazen bir takım problemler bir ülkede, bir bölgede veya tüm dünyada ekonomik bir sorun olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Bir ülkenin yaşadığı sorunlar pek çok ülkeyi etkileyebilmekte, küresel anlamda krizleri tetikleyebilmektedir.
Tüm ülkeler veya birlikler kendi para birimlerini kullandıkları için aralarındaki ticarette ortak bir para birimine ihtiyaç duyarlar. (Bilindiği gibi günümüzde bu ortak para birimi genel olarak Amerikan Doları’dır) Bu nedenle kurlardaki bir dalgalanma ülkeler arasındaki alışverişlerde ciddi zorluklara neden olabilmektedir. Tıpkı bir süredir ülkemizde de karşılaştığımız yapay diyebileceğimiz kur dalgalanması sorunu gibi. Bu dalgalanma, yurt dışından ithal edilen mamul, yarı mamul ve ham madde fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Kurdaki aşırı dalgalanma henüz bitmediği için de belirgin bir belirsizliğe neden olmuştur. Çok değil daha 4-5 ay öncesinin maliyetleri/fiyatları bile şu an için hayal olmuş, katlanarak yukarı doğru çıkmıştır. Böyle dönemlerde üretilen veya ithal edilen pek çok ürünün fiyatının artması da kaçınılmazdır. Çünkü, her ne kadar ithalatçı ve üreticiler kurdan kaynaklanan maliyet artışlarını bir yere kadar kendileri yüklenmiş olsalar bile; enerjiden, ulaşıma, ham maddeden, yarı mamule kadar pek çok maliyet kalemi zamlanmış bulunmaktadır. Kullanılan kredilerde de maliyet artmış, finansman giderleri çok daha yukarılara çıkmıştır. Döviz cinsinden borcu olan firmalar açısından bu durum çok daha zor bir hale gelmiştir.
Üreticiler, ithalatçılar açısından zor bir süreç başlamış bulunmaktadır. Bu zorluklar elbette toptancıları, bayileri, satış noktalarını da etkilemektedir. Tıpkı üretici ve ithalatçılar gibi dağıtım kanalları da artan maliyetlerini mümkün olduğunca tüketicilere hissettirmemeye çalışmaktadırlar. Tüm bu çabalara rağmen ürünlerin satış fiyatlarının zamlanması kaçınılmazdır. Malum, tüm şirketler kâr amacıyla kurulurlar. Hiçbir şirket uzun süre zarar eder bir şekilde ürün veya hizmet satamaz. Ama yapılan zamlar piyasalarda bir daralmaya neden olacağı için bu sefer de ciro düşmesi sorunuyla karşılaşılmaktadır. Azalan kârlar ve düşen cirolar beraberinde üretilen veya ithal edilen ürünlerde azalmayı getirecektir. Bu durumda hem artan maliyetler, hem de düşen kârlar ve cirolar işletmeleri zor durumda bırakacaktır. Kâr ve cironun artmasının zor olduğu böyle dönemlerde ilk yapılacak olan şey maliyetleri azaltmaya çalışmak olacaktır. Her firma aynı zamanda tahsilatlarını da çok daha ciddi bir şekilde yapmak zorunda kalacak, piyasadan alacaklarını tahsil ederken vadeleri düşürmeye çalışacaktır. Fiyatlarına -aslında- yapması gereken zammı yapamayan üretici ve ithalatçıların tahsilat vadelerini kısaltmaları, önlerini bir parça da olsa görebilmelerine neden olacağı için, piyasadaki ürün arzının gereksiz daralmasını da önleyecektir. Bu nedenle dağıtım kanallarının üretici ve ithalatçı firmalara bu zor dönemde verebilecekleri en büyük destek daha kısa vadeli ödemeler olacaktır. Kısa vadeli ödemeler, üretici ve ithalatçıların bankalardan daha kısa vadeli krediler kullanmasını sağlayacağı için finansman maliyetlerini düşürecek ve bu firmaların geleceğe daha emin adımlarla yürümelerini sağlayacaktır. Sektör denilen şeyin aslında, üretici-İthalatçı, dağıtım kanalı ve müşteriden oluşan bu sacayağı olduğunu hiç kimsenin aklından çıkarmaması gerekir. Bu üç ayaktan birinin sorun yaşaması diğer ayakları da zora sokacaktır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım ekonomik gerçeklikler, ağırlıklı olarak ithal girdiye dayanan “Aydınlatma” sektöründe de derin olarak hissedilmektedir. Neyse ki, neredeyse her on yılda bir ağır bir krizle başa çıkmak zorunda kalan iş adamlarımız ve halkımız, krizlere karşı bir bağışıklık geliştirmiş durumdadır. Bu bağışıklık nedeniyle, piyasalarda bir panik havası oluşmamakta, bu durum krizin az hasarla atlatılmasına zemin hazırlamaktadır. İthalatçısından, üreticisine, toptancısından, satış noktasına kadar tüm paydaşlar böyle dönemlerde birbirlerinin sorunlarına karşı daha duyarlı davranarak “birlik ve dayanışma ruhu” içinde krizleri atlatabilmektedirler. Devletin ilgili kurumlarının öncülüğünde, tüm paydaşlar aldıkları kararlarda ve yaptıkları hareketlerde hem kendilerini ve hem de müşterilerin korumaya özen göstermektedirler. Bu sağ duyulu tavır, bizi bu krizden de çıkartacaktır. Yeter ki, harcamalarımıza dikkat edelim, maliyetlerimizi kontrol edebilelim, zor duruma düşmüş firmalara elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışalım. Bu yardımlar üretici/ithalatçı firmalar için gerekirse kârlarından feragat etmek, dağıtıcı firmalar için borçlarını daha kısa vadelerle ödemek gibi küçük jestler olsa bile, sonuçta tüketici istediği ürüne daha rahat kavuşabilecek, ürün sağlayıcı ve dağıtıcı firmalar ise çok daha rahat ayakta kalabileceklerdir. Unutmayalım ki, bir ülke ne kadar güçlü ve zengin olursa, tüm bireyleri ve kurumları da o kadar zengin ve güçlü olur. Zenginliğin ana kaynağı milli servetimiz olan şirketler, gücün temeli ise bizi pek çok badireden kurtaran birlik ve dayanışma ruhumuzdur.
Abdülkadir Yıldız
Abdullahoğlu Elektrik ve Aydınlatma San. ve Tic. A.Ş
Yönetim Kurulu Başkanı

 

ÜLKEMİZE GÜVENİMİZ TAM

Dolar kurundaki ani dalgalanmalar herkesi etkilediği gibi bizimde satışlarımızı olumsuz yönde etkilemektedir.
Dolar kurunda ki ani dalgalanmalar gelişmekte olan birçok ülkeyi etkilediği gibi bizim ülkemizde de etkisini göstermektedir. 
Bizim de iç pazarda satışlar yavaşladı, İthalatçılar bu nedenle yurtdışından eskisi kadar mal getirmiyor.
Kurdaki bu hızlı yükseliş nedeniyle ithalatçının hem girdi maliyeti hem de stok maliyetleri artıyor. 
Antrepolar doldu kimse malını çekemiyor.Bizim de satışlarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. 
 Bir an önce  dolar stabil duruma geçmeli ki  piyasa eski haline dönebilsin. 
Piyasalarında olduğu gibi bizim ülkemizde de son günlerde yaşanan döviz kurlarındaki geçici dalgalanmanın bir an önce son bulması temennimizdir.
CATA ailesi olarak inanıyoruz ki bu dönemin aşılmasında en önemli faktör güvendir.
Bu dönemde bizim; devletimize, ülkemizin ekonomisine, sektörümüze, sektördeki tüm paydaş-larımıza ve çalışan-larımıza  olan güvenimiz tamdır.
Bizler kendimize güvendiğimizde, hedeflerimize ulaşmak için elimizden geleni yaptığımızda, karşımızda aşılamayacak engel, çözülemeyecek sorun kalmayacaktır.
CATA Ailesi olarak da tüm bayilerimize; ülkelerine güvendikleri için, sektörlerine güvendikleri için ve bize güvendikleri için teşekkür ederiz.
KADİR TELLİ
UĞUR AYDINLATMA
GENEL MÜDÜR

Kur artışlarına dış ticaretçiler açısından genel bir bakış!

Türk parasının değer kaybı ile ihracatın ithalatı karşılama oranı bir anda % 88.5 civarına ulaştı. 
İthalat anormal oranda düşerken, ihracatta küçük bir artış olsa da dış ticaret açığımız azaldı.
Bu ilk bakışta çok güzel diye düşünülse de artan döviz fiyatları ve ülkelerin arasındaki kavgalar 
Gümrüklerde ki artışlar ithalat sektörüne büyük bir zarar vermeye başladı.İthalat sektörü belli zorluklardan oluşan bir sektördür ve üretime katkı vermekte, aynı 
zamanda işleyecek malı ithal ederek ihracata katkı veren bir sektördür.
İşçi çalıştırmakta, vergi ödemekte ve aynı zamanda yerli üretime de dolaylı yönden katkı verdiği gibi 
direk olarak da belli ürünleri fason veya kendi üreterek, ithalatçılar milli ekonomiye katkıda bulunmaktadırlar.
Satıcılığını yapamadığın, çıraklığını yapamadığın mali üretme derler, bu açıdan bu insanları elde 
tutmalıyız onların yok edilme operasyonları yerine onları ayakta tutacak sistemlere destek olmalıyız.
Türkiye de üretim ve ihracatın önemli bir kısmı ithalata bağımlı dense de bu rakamlar artık çok azalmaya  başlamıştır, ancak o az denilen rakamlarda bile on binlerce insan çalışmakta, milyonlarca dolarlık vergi geliri elde edilmekte hem de ihracat yaparak ayrıca gelir elde edilmektedir.
Vurun abalıya demek yerine ithalat sektörü sayesinde bugün buzdolabı, araba, helikopter, makine led ampul üretecek tesisleri yaptık. İthalatın kalitesi ve ithalatın terbiyesi ile bugünlere ulaştık. 
Türkiye’de henüz belli ürünleri üretebilecek sermaye, insan ve marka alt yapımız yok ama bunlar zamanla oluşacaktır.
Eskiden sektörlerde dışa bağımlılık oranları % 75 civarı iken şu anda bu oranlar ülke genelinde % 25 civarını geçmemektedir. 
İthalatın bu kadar yüksek olması, dış ticaret açığının fazla olmasının ana nedeni LUX tüketim malzemelerinin ithal edilmesidir.
Ülkeye ithalata katkı veren firmalarımız var ki onlar o yaptıkları ithalatla ülke de ucuz ürün üretilmesine neden oluyor.
Otomobil sektörü ihracatta ilk sıralarda olmasına rağmen geçen sene aylık 2 milyar dolar ihracatla seneyi kapatırken, aynı sektör ara mamül ithalatından değil, lüks araba ithalatı nedeniyle 24,5 milyar dolarlık ithalat yaparak, dış ticaret açığı vermiştir.
İnşaat sektöründe yan malzemelerden biri olan Elektrik ve aydınlatma sektör dolaylı olarak bir ihracat sektörüdür. 
Üretilen evlerden yabancılara 5 milyar $ satılmış aynı zamanda 17 milyar dolarlık da inşaat malzemesi satışında hammadde olarak ihracata katkı vermiş, ara mamül olarak gelmiş, nihai mal olarak yurt dışı müteahhitlerin 15 milyar dolarlık dış döviz yaratma isine katkıda bulunmuştur.
 Bu nedenle bazı sektörlerde ithalat ülke için yararlıdır.
Sap ile samanı karıştırmamak gerekir.