Bazılarımızın aklına sosyal medyada bir uygulama, bazılarımızın da saat aklına gelir bu başlığı okuduğunda. Büyük halk ozanımız Aşık Mahzuni Şerif ise bir türküsünde şöyle güzel dizeleri seslendirir.
Tek tek tek tek vururken,
Saatteki heceler,
Uykular düşman bana,
Arkadaşım geceler...
Dizelerde birçok farklı duyguyu bir arada anlatıyor olabilir ozanımız. Ancak ben, tik tak seslerini geceleri yaşadığı sıkıntılar nedeniyle saatten gelen seslerden kulağını alamayan ve uyuyamayan sanayici meslektaşlarımın sorunlarına atıfta bulunmak istedim.
Hepimizin vakti çok kıymetli değerli okurlar. Ancak ülke istihdamının sorumluluğunu taşıyan, üretim yaparak ekonominin yönünü belirleyen işletmeler için vakit bu aralar çok daha değerli. Üretimsiz geçen her dakika, Anadolu'da suları boşa akan bir çeşme gibi. Verimlilik, kapasite kullanımı , karlılık ve sürdürülebilir üretim gibi başlıkları düşünmekten rahat bir uykuyu unuttu sanayici.
Geçtiğimiz ay sonunda TCMB Başkanı Fatih Karahan, sanayicilerimiz ile bir araya geldi. Sayın başkan aylık enflasyondaki düşüşün süreceğini ve para politikasındaki sıkı duruşun devam edeceği mesajını verdi. Orta ve özellikle uzun vadede öngörülebilir bir ticari iklim için devam eden sürecin sağlıklı olacağı konusunda hepimiz hemfikiriz. Fakat bu para politikası neredeyse bir buçuk yıldır devam ediyor ve önümüzdeki 2025 yılının da büyük ölçüde benzer bir profilde devam edeceğini hepimiz biliyor ve görüyoruz.
Bu durum en az bir sene daha durgunluk ve hareketsizlik anlamına geliyor. Stagflasyon adıyla hayatımıza giren bu sevimsiz terim ile en az bir yıl daha mücadele edeceğimiz görülüyor. Tüketiciler ve işletmeler devam eden yüksek enflasyon oranları ile fiyatların ve ücretlerin daha da artmasına sebep olacağından, arz talep dengesinin bozulacağı ve durgunluğa sebep olacağı endişesi ile temkinli kontrollü olmayı tercih ediyor. Burada da karşımıza istihdam ettiğimiz emekçi insanların gelecek kaygısını yönetmek düşüyor. Kolay mı, inanın hiç değil.
Maliyet enflasyonu, üretici firmaların alım gücünü düşünerek zam oranlarına yansıtamamasını doğuruyor. Üretilen malı satamaz isek depolamak gerekiyor, ki bu durum sektörümüz özelinde pek te mümkün gözükmüyor. Ürünlerin satılmaması riski üstüne bir de çalışan ücretleri, SGK ödemeleri, elektrik, doğalgaz, kira ve benzeri giderleri de ekleyince ilave işletme sermayesi ihtiyacı sıkıntısı önümüzde dağ gibi duruyor. Bu da güncel koşullarla %50 civarında bir faiz yükünün altına girmek anlamına geliyor. Bu tabloyu yan yana alt alta nasıl koyarsak koyalım sektörümüzün karlılığı koruması mümkün görünmüyor değerli meslektaşlarım.
2025 yılından beklentilerimiz çok açık;
Tik Tak saate vururken zaman, sanayici ve çalışan zor durumda.
Zaman ile para kazanıyor olabiliriz ya da kaybediyor olabiliriz.
Ama parayla zamanı satın alamayız.
Tik tak geçip giderken zaman, uykulara düşmanlığımız bitsin artık.
Çünkü daha yapacak çok işimiz var arkadaşlar...