224kablo
Köşe Yazıları

SAKLAMBAÇ…

Hepimiz biliriz bu oyunu. Ebe olanın gözlerini kapatıp, belli bir süre bekledikten sonra diğerlerini bulmaya çalıştığı çocukların oynadığı bir tür oyun. Yani biri kaçar, biri kovalar. Ebe sizi buldu mu oyun bitmiştir.
Yaşadığımız zaman dilimi bizi muhteşem bir saklambaç ustası yapmıştır. Çocukluğumuzdan itibaren bize dayatılan iyi olmak veya sevilmek adına kişiliğimizden fedakarlık etmeye başlarız. 
Konu anlaşılsın diye nelerden saklandığımıza birlikte bakalım. Okula ilk adım attığımızdan itibaren geç kaldığımızda veya ödevlerimizi yapmadığımızda hastalıkların ardına saklanırız. Öğretmene söylediğimiz bahane o kadar güçlüdür ki gerçekten hasta oluruz. Biz bile arkasına saklandığımız bahanenin etkisi altına gireriz. Karnemizdeki zayıflara öyle bahaneler uydururuz ki ki anne babamız bile inanır. Sonuç olarak başarısızlığımızın arkasına sakanırız.ve zaman geçer gençliğimizde yediğimiz tüm haltlardan arkadaşlarımız sorumludur. Onların arkasına saklanırız. 
Hayatımızın baharında arkasına saklandığımız tüm şeyler artık bizi etkisi altına sokmuştur. Korkaklığımızın arkasına saklandığımız için korkak oluruz. Yalanlarımızın arkasına saklandığımız için artık mükemmel bir yalancıyızdır. Mükemmel kelimesini özellikle bilerek kullandım çünkü, artık yalanlar bir sarmaşık gibi tüm benliğimizi sarmış doğru söylemenin anlamsızlığını beynimizde kavramıştır artık. Beynimizin doğru söyleyen bölümü maalesef artık geri dönülmez şekilde hasara uğramıştır. İstesek bile doğruları söyleyecek durumda değiliz. Yalan üzerinde özellikle duruyorum çünkü arkasına saklandığımız en güçlü duygu yalan.
Devam edelim. Daha nelerin arkasına saklanıyoruz.ve hayatımızı nerde tüketiyoruz. İyi bir makama gelmişsindir. Onun arkasına saklanırsın. Artık tek derdin vardır, onu korumak. Paran vardır kendine daha çok güvenirsin arkasına saklanırsın. Yaşar gidersin. Arada bir saklandığın yerden çıkarsın belki ama, dönüp dolaşıp tekrardan kurulu düzeninin içinde saklanmaya devam edersin. Sorunlarımızdan kurtulmak için alkolün arkasına saklanırsın.ve tükenmeye devam edersin. Tembelliğimizin arkasına saklanır, evimizin karşısındaki parkta iki adım yürümez damar tıkanıklığından hastanelere tonlarca para ödersin. Kapitalist dünyanın ne iyüdüğü belirsiz ilaçları senin saklanabileceğin en güvenli liman olur. Bu kısır döngü seni etkisi altına almıştır artık. Yürüyemezsin çünkü şeker hastası olmuşsundur. Arkasına saklanabileceğin bir hastalığında vardır sonunda.
Korkularımızın arkasına saklanırız, şöhretimizin, malımızın, mülkümüzün arkasına saklanırız. Bahanelerimizin, tembelliğimizin, vurdumduymazlığımızın arkasına saklanırız. Kıyafetlerimizin, arabamızın arkasına saklanırız. Gururumuzun, acımızın ve yalnızlığımızın arkasına saklanırız. En önemlisi endişelerimizin arkasına saklanırız. Saklanmak bu yüzden pasif bir eylemdir. Bir şey yapman gerekmez, daha önce yapılmış ya da yaptığın bir şeyin arkasına siner beklersin.
Sizi sobeleyenlerin insafına bırakmayın hayatınızı. Siz sobeleyin onları. Neşeli olarak, takdir ederek, kendine güvenerek, severek, üreterek, merak ederek, dostluk kurarak, panikleme ‘den doğruyu söylerek, alın terimizle çalışarak ve yaşadıklarımızdan utanç duymadan, bereketli ve huzurlu bir yaşama sıkı sıkı tutunarak bitirelim bu hayatı…. 
Yazımızın başına tekrar dönelim. Ebe bizi buldu mu oyun bitmiştir. Hadi gelin oyun bitmeden saklandığımız her şeyin arkasından çıkalım artık.
Ama unutmayalım, Azrail en sıkı ‘ebe ’dir. Nereye saklanırsak saklanalım, gelir ve bizi bulur.