Hayatta başarı için, sükunetini koruyabilmenin yanı sıra rasyonel düşünmek ve adil davranmak olmazsa olmaz kurallardandır.
Bu temel kurallar, 14 Mayıs seçimlerine hazırlanan ülkemiz ve sektörümüzü temsil eden biz yöneticiler için bir kat daha önem kazandı.
Sizler bu yazıyı okurken tahmin ediyorum ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1 ay civarında bire süre kalacak. Gündemin bu kadar yoğun bir şekilde değiştiği coğrafyada her gelişmenin sektörümüze olan etkilerini görmemek mümkün değil. Dolayısıyla her büyük gelişmenin ardından değişen konjonktüre uygun davranış geliştirmek, toplumun her katmanı gibi biz elektrik sektörüne yön verenleri için de önemlidir.
Günlük hayatı üretim, ticaret, kar ve zarar dengesi üzerinden yorumlayan bizlerin, toplumdaki gelişmeleri doğru okumak ve piyasalarımızda dengelerin bozulmaması için gerekli öngörülere sahip olmak gibi görevleri de vardır.
l Ekonomi yönetimimiz halen reel faizlerle bankalar arasında kur farkı nedeniyle işletmelere kredi kullanımını zaruri kılan bir ekonomik modelle yola devam ediyor. Ve biz piyasa aktörlerini de bu yönde davranmaya konumlandırıyor. Ancak diğer taraftan yıllar arasında ortaya çıkan finansal yük nedeniyle maliyetleri doğru okumak ve karlılığın işletmelerimiz için muazzam bir önem kazandığını kavramamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemin karlılığı doğru yöneten firmaların yılları olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz ve vadeye dayalı satış modellerinin mümkün olan en kısa zamanda terk edilmesi hususunda kollektif bir anlayış geliştirmemiz gerektiği kanısındayım.
Aylık ekonomik değerlendirmemde ise; yukarıda belirttiğim yaklaşımlara ilaveten geçmişte benzeri yaşanmamış risklerin her zaman ilave tehditleri ortaya çıkarabileceğini son 2 yılda öğrendiğimizi hatırlatmak istiyorum. Çünkü her olumsuz gelişmeden çıkardığımız dersler şirketlerimizin yaşam döngüsünde belirleyici olacaktır. Devlet kurumlarımızın ve şirketlerimizin, nitelikli emeği ve insanı merkeze alması gereken yaklaşımlarının önümüzdeki dönemde ciddiyetini fark edeceğimizi düşünüyorum. Gücünü tüketimden değil üretimden alan bir toplumda, elektrik sektörümüzde düşük ekonomik değerli üretim yerine markalaşma odaklı bir tedarik yapısını benimseyen şirketlerimizin sayısının artarak ülkemizin geleceğine yön vereceği aşikardır. Ekonomik göstergelerdeki kısa vadeli negatif verilerin karamsarlık yaratmadan seçim sonrasında yukarı yönlü iyimser bir havayla ortadan kalkacağına inanıyorum.
Çünkü ülkemizin kodlarında nefret yoktur dayanışma vardır, ayrışma yoktur birleşme vardır, dolayısıyla hiçbir zaman panik yoktur ama her daim yeni umutlar vardır…
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayının ülkemize ve halkımıza bereket getirmesini diliyor, yaklaşan baharın tüm sektörümüzü ve değerli Volt okuyucularını yeni başarılara taşımasını temenni ediyorum.