Değerli Volt Gazetesi okuyucuları; 1 yıla yakın süredir görüşlerimi paylaştığım bu saygın mecradan olabildiğince sektörümüze ilişkin öngörüleri ülkemiz ve Dünya genelindeki gelişmeler ışığında sizler için yorumlamaya gayret ediyorum. Her ne kadar ışık hızı ile değişen bir gündem tablosu ile karşı karşıya olsak da, yıllara dayalı geçmiş deneyimlerimiz bizlere sorunlar karşısında yapmamız gerekenler konusunda yol gösteriyor.
 Ülkemizin adrenalin seviyesi son yıllarda hiç yaşamadığımız kadar yukarı tırmandı. Seçim heyecanı nedeniyle her akşam TV’leri ve gün boyu tüm sosyal iletişim mecralarını işgal eden siyasilerin atışmalarıyla toplum olarak büyük bir heyecan fırtınasının ortasında bulduk kendimizi. 14 Mayıs seçimleri ve olası ikinci tur seçimler Mayıs ayındaki heyecan seviyesini tepede tutmaya devam edecek gibi görünüyor. Her vatandaşımız gibi biz sektör bileşenlerinin de oy kullanarak görevlerini yapmaktan başka sürece bir etkisi olmayacak.
Sonrasında ortaya çıkan tablonun ülkemiz için hayırlı olmasını dileyeceğiz ve elektrik sektörü olarak önceliğimiz şüphesiz ki finansal güven olacak.
Dünya ekonomisi son dönemde Leonardo da Vinci’nin ölümsüz eseri Mona Lisa tablosundaki gibi kaosu yansıtıyor. Gülüyor mu üzülüyor mu bunu yorumlamak çok kolay değil.
ABD’de batan bankaların sayısı artarken, Avrupa ekonomi yönetimlerince yapılan tüm yorumlarda ‘’Belirsizlik’’ ifadesi yerini korumaya devam ediyor.
Batı Ekonomileri böyle bir durumda iken siyasilerimizin her geçen gün çıtayı yükselten ekonomik vaatleri seçim sonrası Türkiye için önemli bir mali yükün habercisi gibi görünüyor.
Özellikle asgari ücrette artış beklentisi ve seçim sonrasında ortaya çıkmasını tahmin ettiğim ilave vergiler istihdam oluşturan bizler için önemli bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
Kapitalist ekonomiler belirli dönemlerde kendi içlerinde oluşan doğal veya yapay krizlerle içlerindeki zayıf yapıları dışarı atarlar, bunu ülkemizde 5 Nisan 1994, 2001 krizi ve 2018 Rahip Brunson olayı gibi sayısız örnekten anımsıyoruz. Peki biz Elektrik sektöründeki üreticiler, ithalatçılar ve toptan ticaret yapanlar bu riskli dönemde nasıl pozisyon almalıyız sorusuna birlikte yanıt bulalım.
Dünyada hemen her sektörde devam eden tedarik sorunu halen üretimin önemini bize hatırlatıyor. Dolayısıyla üretmeye, stok maliyetlerini kontrol etmeye ve işletme giderlerinin azami seviyeye ulaştığı bu dönemde karlılığı koruyarak yoğun ticari akışa gaz kesmeden devam etmemiz gerekiyor. Bunun için sürekli sahada olan bir ekiple gelişmeler ışığında rakiplerin önünde olmak sürecin temeli olmaya devam edecek. Burada ısrarla vurgulanması gereken bir diğer husus finans tarafında ödemeler dengesinin nakit veya bankaların kas gücünden olabildiğince destek alarak dijital ödeme kanallarına yoğunlaşması gerekiyor, zira yukarıda belirttiğim türbülanslı süreçte tüm işletmeler kendi güvenliğini sağlamak zorunda.
Dolayısıyla hatırlıyoruz ki sektörümüz geçmişte yaşanan birçok mali sarsıntıda bazı aktörlerini kaybetti ancak günün tedbirlerine uyum sağlayan her şirket süreçten büyüyerek çıkmayı başardı.
Mayıs ayı başında 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü ile tüm çalışanlarımıza, ortasında ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere armağan ettiği 19 Mayıs ile gençlerimize yaşattığımız bayram havasının seçimler sonrasında tüm ülkemize yansımasını temenni ediyor, demokrasi kültürünü 100 yıldır benimsemiş ülkemize 13. Cumhurbaşkanımızın hayırlı olmasını diliyorum.