224kablo

Öldürücü düşman dediğimiz baldan tatlı, üzümden lezzetli, biberden acı öfkemiz gölgemiz gibi hep yanımızdadır.
Öfkemizi kontrol edebilmemiz için başta din kitapları ve peygamberler olmak üzere, evliyalar, bilim adamları, yaşlılarımız kısacası aklı başında her insan sayısız öğütler vermişlerdir. Ama bir türlü önleyememişler.
Bu yazıda öfkemize hakim olabilmek için karınca kararınca önerilerde bulunacağız. Öfkenin bilimsel yönü bilim adamlarına ait, biz yaşarken karşılaştığımız yüzünde duracağız.Ümit ediyorum vahşi düşmanın üstesinden gelmek için katkısı olur.
Öfke, insanı cehenneme götüren yollardan biridir. Çılgınlıkla başlar, pişmanlıkla biter. Öfkelendiğimizde aklımızın kontrolü bizden çıkar. İnsanı adeta vahşileştirir. Bu vahşi düşmanı kendi içimizde üretiriz. Her an saldırabilir.
“Öfkene sahip ol’’ demekle bu iş bitmiyor. Öfkeli anımızda vücudumuzun en ücra noktasına kadar gerginlik hissederiz. Bu gerginlik tüm vücut için bir alarm işaretidir.
Ya kılıcımızı kuşanıp dövüşeceğiz, ya da mevziyi terkedip kaçacağız. Bu kaçış öfkeye karşı bir yiğitliktir. Yoksa oluşan enerji ile insan akla hayale gelmeyen davranışlarda bulunabilir. Cinayet dahi işleyebilir. Unutmayalım, o yüksek enerji sadece o an için kazanılmaktadır. Bu durum sık tekrar ederse vücudun bütün organları ayağa kalkar, takviye enerji üretir. Haliyle kalp atışları hızlanır, basınç artar, damar sertliği oluşur, kan beynimize fırlar. Sindirim sistemi devre dışı kalır, gastrit, baş ağrıları, eklem iltihapları, kas ve sinir ağrıları başlar bağışıklık ve sinir sistemi zayıflar, terleme artar, derimizin bile direnci azalır. Dolayısıyla pişmanlık duyacağımız, birçok hastalığa davetiye çıkarmış oluruz. Ömrümüzü törpüler, kendi kendimizi yer halsiz düşeriz. Öfke geçince büyük enerji savurganlığından dolayı kendimizi tamamen bitkin ve halsiz hissedersiniz. Vücudun normal çalışması alt üst olmuş, kapasitenin üzerinde yük taşımış, elektrikçi tabiri ile sigorta atmıştır. Öfkeli anlarımız ömrümüzden sildiğimiz, çöpe attığımız anılarımızdır. Bir süre sonra sakinleşiriz, pişmanlık duyarız. Ama olan olmuştur. Bir defa oluşan hasarın giderilmesi için daha fazla enerji harcarız, daha fazla bedel öderiz. Sağlığımızı hiçe sayarak kazandığımızı, sağlığımızı yeniden kazanmak için harcarız. 
Öfkenin başladığı anda mümkünse mevzuyu değiştirin, ya da kısa kesin. Öfke duygusu içimize girdiğinde tarafsız tartışma yapamayız. Hele doz arttıkça birbirimizi alt etme yarışına gireriz. Bu alarmı hissettiğimizde bir süre belki on dakika kendimizi dinlememiz dahi yetebilir. Öfke ateşi bacayı sardığında söndürmek daha zor olabilir. Hele karşınızdaki bencil ve duygusal yapıya sahipse, sizde bu durumu fark ettiyseniz tartışmayı hemen kesin, bir süre sakin ve sinirlerinize hakim olmayı becerin. İş hayatı tartışmasız da olmaz. Tartışma iki yerde olmaz biri mezarlıkta, diğeri melekler arasında. Bizler ne ölüyüz, ne de melekler gibi safız. Karşılıklı saygı sınırlarında kalarak yapılan seviyeli tartışmalardan kaçınmamalı, bunlar bilgi alışverişlerinin kaynağıdır. 
Günlük hayatta öfkelenmemek zor, güçlü bir irade gerektirir. Böyle bir iradeye sahip olan insanlar olaylar karşısında soğukkanlılığını korurlar. Zayıf iradeli insanlar ise çabucak daralır, sinirlenir ve fırtınalar koparır. İrademizin gücünü arttırdığımızda aklımız duygularımızın önüne geçer, öfkemizi tomurcuk aşamasında iken koparıp atabilmeliyiz. 
Diğer yandan tedarikçiler sözlerini yerine getiremeyince ödemeler zamanında gelmeyince, ürün kalitesi tutmayınca, çalışanlar beklenen sonucu vermeyince öfkelenebiliriz.
Böyle durumlarda yumuşak bir cevap öfkeyi, hiddeti ve şiddeti dindirebilir. Aslında öfkelenmek ne olumsuz durumu olumluya çevirir, ne de sorunları çözer, ne yaparsak yapalım bulanık suyu durultmak için beklemekten başka çare yok. Vermemiz gereken kararı bir gün sonraya ertelemek her halükarda faydalıdır. 
Karşı tarafı dinlemek, affetmek öfkeyi söndürmenin bir başka yoludur. Konuya takılıp kalmayın. Arkaya bakıp öne koşulmaz. Hızınızı kesen herşeyi silkeleyip atın. Ayakbağı olmasın.
Öfkeli biri ile konuşmak gerekirse ‘’İyi değilsin, iyi olduğunda bu konuyu sakin sakin konuşalım gibi sözlerle yumuşatın. Hata sizde ise kabullenin ki karşı tarafın silahını elinden alın. Hatalardan gerekli dersleri çıkarın, ilerde tekrar edilmesin.
Sonuç olarak iki insan aynı pencereden dışarı bakar; biri çamur, diğeri yıldızları görür. Öfkelendiğimizde de iki seçenek vardır. Ya karşımızdakinin seviyesine düşerek zavallığını paylaşmak, ya da seviyemizi korumaktır.
Seçim bize aittir. Keşke dememek için seviyemizi koruyalım.