224kablo
Köşe Yazıları

MERVE DİZDAR

Geçtiğimiz haftalarda bizler ülke olarak seçim rekabeti üzerine enerjimizi harcarken, bu sene 76.’sı düzenlenen Cannes Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü genç bir Türk kadını aldı. Televizyon ve dizilerden tanıdığımız bu genç hanımefendinin adı Merve Dizdar.
Merve, ödül adlığı filmle ilgili törende kısa bir konuşma yaptı ve konuşmasının finalini şu sözlerle tamamladı; "Bu ödülü, Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için; kendisine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerim ve Türkiye'de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum." Bu konuşma ilk bakışta bir ödül töreninde yapılan ve kadınlara umut vermeyi amaçlayan bir görüntü verse de, aslında biz iş hayatının başrol oyuncularına da ince mesajlar içeriyor. Şirketlerimizde bize bağlı çalışan, gün içinde ailesinden daha fazla işine vakit ayıran çalışanlarımıza söyleyeceğimiz bir sözümüz olması gereğini hatırlatıyor. Büyük şirketlerde çay servisi yapan personelimizden, üst düzey yöneticilerimize kadar onların sadece verdiğimiz maaş ve karşılığında verdikleri hizmetten ibaret olmadıklarını söylüyor aslında. Hepsinin zorlu bir hayat mücadelesi içinde başarmaktan vazgeçmeyen kendi içinde hayalleri, umutları olduğunu ve paranın dışında bir değer görmek istediklerini anlatıyor Merve.
İş dünyamız her ne kadar yapay zeka temelli dijital dönüşüm, teknolojik ve sistemsel alt yapılara dayalı bir sürece doğru gitse de, işimizin odağında insan olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Ürettiğimiz ürünleri kullananların, fabrikada, ofiste veya sahada bu ürünlerin müşterilere ulaşmasındaki temel aktörün hala insan olduğu üzerine durup düşünmemiz gerekiyor.
Çünkü görüyoruz ki dünyanın zirvesindeki teknoloji temeli üzerine konumlanmış Apple, Facebook gibi tüm şirketler bile başarısını insana yaptığı yatırıma borçlu olduklarını her fırsatta paylaşıyor. Burada biz karar vericilerin çalışanlarımıza verdiğimiz değerle ortaya çıkacak aidiyet duygusuyla sürdürülebilir şirketler ve mutlu bir toplumsal yapının mimarları olmanın elimizde olduğunu düşünüyorum.
Son dönemde hep birlikte görüyoruz ki gerek EYT, gerekse enflasyonist ortam nedeniyle daha iyi ücret beklentisiyle birçok çalışanın yeni iş arayışına girmesiyle şirketlerimiz birçok tecrübeli personelini kaybediyor. Dolayısıyla bu konunun şirketlerimizin bir beka sorununa dönüşmemesi adına kendi imkanlarımız dahilinde ekiplerimize değer vererek onları yuvada tutmanın önceliklerimizden olması gerektiğini önemle vurgulamak istiyorum. Ülkemizde ortalama şirket ömrü 25 yıl iken, Almanya bizi bu konuda neredeyse üçe katlıyor. Bugün batıda başarılı şirketler çalışanlarının ortalama çalışma senesi üzerinden değerlendiriliyor. Bu veriler ışığında anlıyoruz ki,  yıllara dayalı marka haline gelmiş büyük şirketlerin ortak temelinde istikrarlı çalışanlar bulunuyor.
Merve’nin konuşmasının bizler için detay gibi görünen oysa ki şirketlerimizin varlığının temeli çalışanlarımızın her anlamda hak ettiği değeri görebilmeleri adına bir milat olmasını temenni ediyor, tüm değerli Volt Gazetesi okurlarının ve halkımızın milli dayanışmamızın en güzel günlerinden mübarek Kurban Bayramını şimdiden tebrik ediyorum.