2017 Aralık ayı içerisinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın misafir olarak katıldığı İnşaat ile iştirak eden belli başlı firma yetkililerin bulunduğu organizasyon içinde bizlere söylediklerini hatırlayabildiğim kadarı ile sizler ile paylaşmak istiyorum;
Alinur Aktaş’ın İnegöl’de Belediye Başkalığı yaptığı dönemde mobilya üretim ve benzeri faaliyet gösteren işletmelerin yaklaşık 1500 adet olduğunu ve yıllık 50 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını dile getirdi. Sonraki kendi dönemi içinde firma sayısının (2015 – 2016 yılları arasında) 650 firmaya kadar düştüğünü ama aynı dönem içinde ihracatın 350 milyon dolara ulaştığını söyledi. Bu örneklemenin , Türkiye’nin lokomotifi olan inşaat piyasasının son dönemlerdeki hızlı yükselişi olan kentsel dönüşüm projeleri sebebi ile suni olduğundan ve bu durumun daha fazla böyle gidemeyeceğinden bahsetti. Hatta, bu sektörde süreklilik ve karlı işlerin devam etmesi için de 2018 ve 2019 yıllarında inşaat firmaların sayısında iki yönlü azalmanın beklenildiğinden bahsetti. Biraz daha açarsak dar bir finans ve proje yapısına sahip işletmelerin birleşerek güçlü bir hareket kabiliyeti yakalayamadıkları takdirde kısa süre içinde ticari faaliyetlerinin sonlanabileceği bilgisini verdi. Günümüzde inşaat faaliyetlerinde bulunan işletme sahiplerinin bir çoğu farklı sektörlerde kazandıkları sermayeyi inşaat sektöründe değerlendirme sonucu finans kaynaklarının bölüneceği ve 2018 ve hatta 2019 yılları arasında daha kötü bir durum ile karşılaşabileceklerini beyan etti. İleri dönemlerde yapılacak ticari borçlanmalarının ve yatırımlarının dikkatle incelenmesi, pazar araştırmalarının yapılmasını, alınacak kredilerin tamamen TL üzerinden ve uzun vadeli olarak alınması gerektiğini üstünü basa basa aktardı. Şimdi anlatılanlara baktığımda tüm bu olanların aynen yaşandığını görüyorum.
Yaşadığımız bu dönem içinde karşımıza seçim ve döviz artışı ile birlikte istikrarsızlığının oluşumu, inşaat ve buna bağlı tüm ticari işletmelerde ciddi sıkıntılar gözükmektedir.
Her firmanın hatta her ferdin kendi makro ekonomisini kontrol etmesi, yapacağı en iyi tasarrufu sergilemesi, dövize bağlı borçlanma yapmadan yerli üreticilere öncelik verilerek piyasaya gerekli desteğin sağlanması, kulaktan dolma sözlerle piyasaya balon manüpülasyonlarda bulunulmaması, bu coğrafya üzerinde yaşanan her kişinin din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın gereken dik duruşunu sergilemesi gerekliliğine inanmasını ve uygulamasını istiyorum.
Seçim sonucu her ne olursa ise olsun, kim kazanır ise kazansın, son kazanın milletimiz ve ülkemizin olacağı, sağlık ve huzur dolu günler dilerim.