224kablo
Köşe Yazıları

KUSURLULAR KULÜBÜNE HOŞ GELDİNİZ

Bir kişinin kendi kendini yenerek kazandığı zafer, bir başkasının savaşta bin kişiyi bin kez yenerek kazandığı zaferden daha değerlidir. Her şey düşünme şekline bağlıdır. Her şey düşünceden oluşur. Kötü konuşan ya da davranan tıpkı tekerleğin hayvanların nallarını takip etmesi gibi acıyla karşılaşır. (Buda)
Gerçekten kimiz biz, çünkü gerçekten kim olduğumuzu gösterebilmek, fevkalade bir duygu. Genç yaşımızdan itibaren şöyle Cümleler duymuşsunuzdur, Alçak yerde tepecik kendini Dağ zanneder. Ahmak Ata binince Bey oldum sanır, Şalgam Aşa girince Yağ oldum sanır, Ağaç ne kadar uzarsa başı göğe ermez.
 Çoğumuz büyük bir ihtimalle bizi kontrol altına alan bu cümlelerin çoğunu biliyoruz. Buna benzer Atasözleri eğitimimizin neredeyse dayanağı oldu diyebiliriz. Sürekli kendi kendimizi eleştirmeye bu kadar meyilli olmamız, çok da şaşırtıcı değil. Yani kendimizi övmeye alışkın değiliz. Kendi kendimizi eleştirme fikrini o kadar geliştirdik ki insanlar bizi övdüklerinde bile inanmıyoruz. Bu yüzden kendimizle gurur duymakta başarılı olamıyoruz. 
Eğer kendimize değer vermiyor ve Saygı göstermiyorsak, hiç kimsede bize Saygılı ve düşünceli olmayacaktır.
Bugün başımıza gelenler, çocukluk yaşantımızdan bugüne taşıdığımız, başkalarına bağımlı pasif, yönlendirilen yapımızın günlük yaşantımıza yansımasıdır.
Doktorlara ve Uzmanlara güvendiğimiz kadar kendimize güvenmiyoruz. Hiç kimse bizim üstümüzde kendimiz kadar etkiye sahip değildir. Kusurlulular Kulübünden çıkın, Çünkü Tahmin ettiğimizden çok daha büyük, Küresel bir etkiye sahibiz.
Çok basit örneklerle, bir mağazaya girdiğimizde, satıcının önerdiği giysiyi alıp çıkıyoruz. Bir lokantada garson neyi tercih ediyorsa onu yiyoruz, seçimler sorumluluk getirdiği için en basit durumlarda bile seçimleri başkalarına bırakıyoruz. Arabesk bir Dünyadan fırlamış gibiyiz. Bardağın boş tarafı hep cazip gelmiştir bize. Örneklerimize devam edelim. Kader beni benden aldı, çekilmez dertlere saldı, Aşk benim dert benim hasret senindir, al Toprak al Leyla senindir, isyanlarla, ahlarla, vahlarla geçiyor ömrümüz. Bize kazara bir dokunsalar, bin ah işitecekler.
En derin Korkumuz, yetersiz olmamız değildir.    
En büyük korkumuz, Sonsuz Güce sahip olmamızdır. Kendi karanlığımızdayken kendi ışığımızdan şüpheye düşeriz.
Karamsarlıklarımızın sebebi kendi değersizliğimize olan sarsılmaz inançlarımızdır.
Hiç kimse sizin izniniz olmadan size kendini değersiz hissettiremez. (Moliere)
Yahya Kemalin akıncılar şiirini hatırlayanlarınız vardır.
“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik”.
Çocuklar gibi şen olun, önünüzde Ordular diz çökecektir…

Aklınızdan asla çıkarmayın…
Hepimiz değerliğiyiz, inandığımızdan daha cesur, göründüğümüzden daha güçlü, düşündüğümüzden daha zekiyiz. Sizi ele geçiren Çürümüş duygularınızı bir kenara bırakın, daha çok sevin, daha çok güvenin, çocuklar gibi olun, çünkü hayat bize verilmiş en büyük armağandır, Keyfini sürün. Bizi kendimizden başka kim kurtarabilir ki, hepimiz kendi yolumuzu kendimiz yürümek zorundayız.
“Binlerce savaşı kazanmak için savaşmak yerine, kendinizi fethetmeyi deneyin, Zafer, sizsiniz”.
Varoluş sırrı korkusuz olmaktır. Ne olacağınızdan korkmayın. Tüm yardımı reddettiğiniz an özgürsünüz.
Velhasıl…
“Hayatımız Dünyaya Mesajımızdır, İlham verici olduğundan Emin olun”. 
Neşeyle ve sağlıkla kalın…
Kaynaklar: Pıerre FRANCKH (rezonans kanunu)