224kablo

İrade, bir konu üzerinde düşünüp karar verdikten sonra onu uygulamak için azimli olmaktır. Bir başka ifade ile ruhumuz olan süzülen düşüncelerin akıl süzgecinden de geçirildikten sonra hayata geçirdiğimiz hareketlerimizdir. Bu insana has bir özelliktir. İnsan bilgisinden ve zekasından daha çok iradesi ile değerlendirilir. Aşılamaz denilen engeller irade sayesinde aşılır. Sayısız başarılı sonuçlar bu sayede alınmıştır. Tercih edilen kararlar faydalı da olabilir, zararlı da olabilir. Hem insanı insandan ayırır, hem de insanı hayvandan ayırır. Şöyle ki zora düşen birine yardım için irademizi kullandığımız gibi, birinin malına ya da canına kastetmekte de yine irademizi kullanabiliriz. Her ikisi de irade süzgecinden geçirilerek alınan kararlardır. Biri insani, diğeri hayvani duygularla verilmiştir.   
Net bir amacı olmayan insanlar hayatları boyunca kendilerini engellenmiş görürler. Kimden ne alacaklarını bilemedikleri gibi nereye gideceklerini de bilemezler. Bu tür insanlar yaşarken de ölüdürler. Düşündüklerini hayatlarında kullanamayanları kullanan çok olur. Hiçbir güç iradenin yerini tutamaz. Yetenekli olabilirsin, bu yeteneği değerlendirecek irade gücün yoksa başarıyı yakalayamazsın. Çevremiz de yetenekli olup, başarılı olamayan çok insan görmek mümkün. Ama azimli ve iradeli olup da başarısız olan sayısı yok denecek kadar azdır. Ruhlarını tembelliğe teslim edenler hayatlarını şansa ve kadere terk ederler. Kadere inanırız,  Yüce Yaradan, insanlara irade gücünü de vermiştir. Dolayısı ile hayatımızı şansa, talihe bağlayamayız. Zihinleri ipotekli, başkalarına bağımlı insanlar, isteklerine kavuşmak için yine başkalarına ihtiyaç duyarlar. ‘‘Bana sen bakarsın’’, ‘’İmdadıma sen yetişirsin’’, ‘’Sonuçtan seni sorumlu tutarım’’ veya ‘’Ben yaparım’’, ‘’Ben sorumluyum’’ gibi ‘’Ben’’ ve ‘’Sen’’ merkezli emanet fikirlerle menzile ulaşılmaz. ‘’İrademe sahip olamıyorum’’ diyenler kendi özlerinden uzaklaşmış, kişilik özelliklerini kaybetmiş insanlardır. 
‘’İnsanlar kendileri eder, kendileri bulur, sonra da kabahati başkalarında arar’’ derler. Asıl olan olaylardan yıkılmamak, vazgeçmemek peşini bırakmamaktır. İradesine sahip olan insanlar korkmasın, tembellik onların semtine bile uğramaz, şeytan bile yolundan çekilir. Eğer irademiz zayıfsa, alın teri dökmenin önemini umursamıyorsak, sesten ürken balık sürüsü gibi sağa sola savruluruz. Sonucu ya kör talihe havale ederek miskinliği kabullenir, ya da boş boğazlılık ve havailik pençesine kendimizi kaptırırız. Her ikisinde de sonuç pişmanlık ve perişanlıktır. Benjamin Franklin, ‘‘Tembellik o kadar yavaş hareket eder ki, yoksulluk çok geçmeden onu yakalar’’ derken ne de güzel düşünmüş.
İnsan kapasitesinin sınırlarını zorlamadan büyüyüp gelişemez. Karşılaştığımız engellerin üzerine irademizle gitmeyi becerirsek, engeller ateşin karşısında buzun eridiği gibi erir. Hayat bir nehir gibi akıyor. Bu nehirde yüzmek ise güçlü bir irade istiyor. O iradeyi kullanamazsak akıntıya kürek çekmek zorunda kalırız. Sığ sularda yüzmek güvenli olabilir ama iyi bir yüzücü olabilmek için boyumuzu aşan sularda kulaç atmak gerekir.
İş hayatında da böyledir. Kuralları bilmiyorsan açılamazsın. Rekabetin kirli bölgesinde ter dökersin, ama az yol alırsın. Sahilden açıldıkça hem su temiz, hem de rekabet seviyelidir. 
Başarılı olmak için üstün zekalı olmak gerekmez. İradeli, azimli, inançlı ve cesaretli olmak yeterlidir. Karşılaştığımız çok sayıda başarısızlıklar, başarma cesaretimizin kırılıp, bir daha deneme cesaretini gösteremeyişimizdendir. Dış kaynaklı fiziksel engelleri aşabilmek için önce zihinsel engelleri aşmak zorundayız. Bunu beceremeyenler dış engelleri aşmayı denemez, deneseler de aşamazlar. Çünkü o insan kendi dünyasında esir kalmıştır. İç engeller görünmez, çözüm için hiçbir harekette bulunmazlar. Bunun nedeni ise atalet (yapabileceklerini yapmamak, ertelemek) içinde yaşadıklarının farkında olmamalarıdır. Bunu yenmenin yolu iradenin gücüdür. Öncelikle yaşadığımız kafesten çıkabilirsek, sonrada kafamızın içindeki kafesi kırabilirsek, kendi kanatlarımızla istediğimiz diyarlara uçabiliriz.
Karşılaştığımız güçlükleri yenmeden bir adım bile geri adım atmayalım. Yılgınlık maskeli bir tembelliktir. İrademiz onu da yener. Korkma!
Hiç bir şey bize anadan ya da babadan hediye değildir. Yaşadığımız sürece hayatın içini aklımızla, bilgimizle, gayretimizle, hepsinden önemlisi irademizle doldurmak bize aittir. Unutmayalım! Cehalet gafleti,     gaflet ataleti, atalet sefaleti, sefalet ise felaketi getirir.