" Bol gelinlik olur, çalgısız düğün olur. Sade ev olur. Kitaplar çeyiz olur. İnsanlar ne der? diye kahrolası bir put vardır! Eğer o putu yıkarsak her şey olur!” (İsmet Özel)
Doğum ile ölüm arasında, omuzlarımıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı.
Zoraki bir kabulleniştir.
Yaşarken farkına bile varmadığımız, ama içten içe rahatsız olduğumuz bir sorundur.
Yapıp ettiğimiz her şeyde, niçin başkalarının görüşü hastalıklı bir şekilde önemlidir.
Her sağlıklı bireyin kendi kararlarını alabilme, muhakeme ve yargılama gücü yokmudur.
Kendi düşüncelerimiz yerine, başkalarının kahrolası fikirleri niçin hayatımızı bu kadar işgal eder.
Çevrenin etkilerine, kalabalıkların yargılarına ne kadar da esiriz.
Başkalarının hakkımızda düşündüğü veya düşüneceği şeyler, bu kadar mı önemli.
“Başkaları ne der!” korkusu, hayatımızı zindan eden, dünyadaki en büyük hapishanedir.
“El alem ne der!” hapishanesinden, ne zaman çıkmayı planlıyoruz.
Kararlarımızın sonuçlarıda sorumluluğuda bizi bağlar, niye musallat ediyoruz hayatlarımıza başkalarını.
Bizim için neyin iyi olduğunu, kim bizden daha iyi bilebilir ki.
“Özgüvenimizi hasta eden”, keskin bir bıçak gibi yaşamlarımızı ikiye bölen, kahrolası “ömür törpüsünden” ne zaman kurtulacağız bilen varmıdır.
Başkasının yolunda yürüyüp de kim ayak izi bırakmıştır.
Kim “mahalle baskısına” boyun eğmeye gönüllüdür ve kim bu “kara yazgıyı”, ebediyen silip atacaktır.
Başkasının keyfine göre yaşamak, başkalarından övgü beklemek, felaketlerin en büyüğü değilmidir.
“Kimse senin nelerle başa çıkmaya çalıştığını, neleri yendiğini, yenemediğini, kimlerin yanında olmak istediğini,” nelerin ağrıttığını başını”, neler hissettiğini, neleri hissetmekten korktuğunu, içini, senden daha iyi bilemez.Bu yüzden dik yürü hep, kendine, sadece kendin lazımsın”. (Sabahattin Ali)
Ve Son söz…
“İnsanlar ne der” endişesi en hoş ve en zeki insanları bile hiçbir orijinallikleri olmayan, ipleri başkalarının elinde olan, güzel “mekanik kuklalara” çevirir.
Hayatın en derin deneyimlerinde bile, sadece sıradan duyguları hissederler. (Jules payot)