224kablo
Köşe Yazıları

HER ŞEYİN HAYIRLISI

Bazen, her şeyi içine atarsın da kendini atacak bir yer bulamazsın. Ya oturup kendine acırsın, ya da canının acımasına rağmen ayağa kalkar, “hadi hayırlısı” der yola devam edersin.

Bazen de yaşadığımız onca şeyi iki kelime özetler. “Hayırlısı” böyleymiş...

“Hayırlısı” sihirli bir kelime. Artık kafanı yormana gerek yoktur, önlem alınmış, mücadele edilmiş, ter dökülmüş ve gerisi “yüce makama” bırakılmıştır. Cevapları bekleme zamanıdır artık. Olaylar içinden çıkılamaz haldeyse, söylenecek söz kalmadıysa, son söz “hayırlısı” olmuştur her zaman. Her hangi bir konuyu istişare ederken babamın, “hayırlısı olsun evladım” lafı çoğu zaman benim için en iyi terapidir. Ayaklarım yere basmaz uçarak giderim.

“Hayırlısı” mutlak anlamda tam bir çözüm kelimesidir. İçinde olumsuzluk, kötülük veya şüphe barındırmaz, aksine ferahlatır ve rahatlatır. “Her işin hayırlısı “olacağına inanmak hayatın belki de en büyük nimetlerinden biridir. “Hayırlısı her zaman en iyisidir”. Bu yüzden içiniz rahat olsun, zamanın değişkenliğini kabul edin. Dünyanın bütün nimetleri elinde bile olsa, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Çünkü bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varabilmektir.

Alman Şair “Rilke”, brigge’nin notlarında, “hayırlısı” için zaman gereklidir der, Kimi anlamların günü gelmeden ortaya çıkmayacağını anlatır. Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Cevapları şimdi arama. Cevaplar sana şimdi verilmez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu, her şeyi o an yaşama meselesidir. Şu anda soruyu yaşaman gerekir. Daha ileride, belki farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabı yaşarken bulacaksın.

Konuya Romalı tarihçiBoethius” farklı bir yaklaşım sergiler. Hiç kimse kendi konumunu az da olsa kusurlu bulmayacak kadar mutlak anlamda mutlu olamaz. İnsan mutluluğunun özü kaygı uyandırıcıdır. Ne tamamen ele geçirilir ne de hep sürer. Bir adamın çok büyük geliri olabilir. Âmâ aşağı bir sınıftan geldiği için hicap içindedir. Bir başkası soylu olduğu için tanınır ama ailesinin maddi kaynakları yetersiz olduğu için tanınmamış olmayı yeğler. Bir adam hem zengin hem de soylu olabilir, âmâ yaşamını bekâr sürdürdüğü için hayıflanır. Bir başkasının mutlu bir evliliği vardır, âmâ hiç çocuğu olmadığından servetini bir yabancıya bırakacak olmanın sıkıntısı ile yaşar. Başka bir adam ise çocukları olduğu için mutludur ama oğullarının ya da kızlarının işlediği kusurlar yüzünden üzülür, gözyaşlarına boğulur. Demek ki hiç kimse kendi payına düşen mutlulukla tamamen nasiplenemez. Çünkü her mutlu durumun tatsız bir yanı vardır. Sadece henüz yaşanmadığı için bilinmiyordur. Bilinseydi ürkütücü olurdu.

MÖ 3000 yıllarından “Bhagavad Gita ”’nın kutsal metinleri destansı bir şekilde konuyu özetler bize.

Ne olduysa hayırlısı için oldu.
Ne oluyorsa hayırlısı için oluyor.
Ne kaybettin ki ağlıyorsun?
Ne getirdin ki kaybettin.
Ne yarattın ki yok oldu?
Ne aldıysan buradaydı.
Ne verdiysen buradaydı.
Sana bugün ait olan Dün başkasına aitti.
Yarın da bir başkasına ait olacak.
O zaman ne için boşuna üzülüyorsun?

Son olarak “Mevlana” bütün ihtişamıyla son sözü haykırır…

“Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin”?

Sağlıkla ve neşeyle kalın…