224kablo
Köşe Yazıları

HAKSIZ VERGİ İADESİNİN VERGİ MÜKELLEFİNE Mİ? VERGİ SORUMLUSUNA MI? YAPILACAĞI SORUNSALI

Vergi idaresinin vergiye müteallik bir takım hesaplarda veya vergilendirmede hatalar yapması ve mükelleflerden haksız ve yersiz yere fazla vergi alınması ülkemizde olağan bir uygulama haline gelmiştir. 
Bu konuda haksız ve yersiz yere ödenen verginin düzeltilmesi istemini vergi sorumlusunun mu yoksa vergi mükellefinin mi yapacağı hususu ile haksız ve yersiz yere ödenen verginin vergi sorumlusuna mı yoksa vergi mükellefine mi ödeneceği hususu ile ilgili olarak ihtilaf yaşanabilmektedir. Bu konu ile ilgili ihtilaflar mevzuat hükümleri, vergi idaresi uygulamaları, Danıştay kararları ve doktrin çerçevesinde ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır. 
Vergi idaresi tarafından haksız ve yersiz yere fazla vergi alınması halinde söz konusu vergi hatasının düzeltilmesini 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122. maddesine göre ancak mükellefler vergi dairesinden talep edebilir.
213 sayılı Kanunun 8. maddesinde mükellef tabirinin vergi sorumlularına da şamil olduğu hükmü yer almakta ise de, bu hükmü, vergi hatalarının düzeltilmesi kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. Zira, vergi sorumlularına verilen rol sadece yükümlülük şeklindedir. Bu nedenle, mükelleflere tanınan hakların vergi sorumlularına da tanınmış bulunduğunu kabul etmek vergi sorumluluğunun getiriliş amacıyla bağdaşmaz. Bu nedenle, kural olarak vergi sorumluları vergi hatalarının düzeltilmesi başvurusunda bulunamaz.
Bilindiği üzere, vergide esas yükümlülük vergi mükellefindedir. Kanun koyucu vergi alacağını güvence altına almak amacıyla ve mali gerekçelerle mevzuatta sınırlı olarak sayılan durumlarda vergi sorumluluğu uygulaması getirmiştir. Vergi sorumluluğu uygulaması getirilen hallerde de asıl mükellef değişmemektedir. Vergi sorumlusu burada vergi idaresi ile mükellef arasında sadece aracı durumundadır. Vergi sorumlusunun görevi, tevkif edilen verginin vergi mükellefine yapılacak ödemelerden kesilmesi ve vergi dairesine beyan edilip ödenmesinden ibarettir. Vergi sorumlusunun, bu kesintinin yapılıp vergi dairesine ödenmemesinden sorumluluğu bulunmaktadır. Bu şekilde sorumluluğunu yerine getiren vergi sorumlusuna düşen başka bir yükümlülük de bulunmadığı gibi haksız yere alınan verginin iadesinde de kural olarak bir yükümlülüğü veya başvuru hakkı bulunmamaktadır. 
Ayrıca, vergi sorumlusu tarafından vergi mükellefine yapılacak ödemelerden kesilen vergi kadar vergi mükellefinin alacağında azalma meydana geldiği halde, vergi sorumlusunun malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmemektedir. 
Bu nedenle, malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeyen vergi sorumlusunun fazla kesilen verginin iadesi amacıyla vergi hatası kapsamında düzeltme başvurusu yapma hakkı da bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 3.2. bölümünde; “Fazla veya yersiz olarak vergi tahakkuk ettirilmesine neden olan vergi hatasının düzeltilmesi halinde, vergi hatası nedeniyle fazla olarak tahakkuk ettirilmiş verginin ödenmiş olması şartıyla, verginin mükellefe iadesi gerekmektedir…”  açıklamasına yer verilmiştir. 
Aynı şekilde, vergi hatası kapsamında olmasa da yeni yasal düzenleme nedeniyle çıkarılan 261 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 3.4. bölümünde, “Mazbut vakıflara ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında 1/1/2004 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bunlara yapılan ödemeler üzerinden tahakkuk ettirilerek tahsil edilmiş bulunan gelir (stopaj) vergisi tutarlarının … mükelleflere … iade edilmesi” gerektiği belirtilmiştir.
    Yukarıda yer verilen tebliğlerde yapılan açıklamayla vergi hatasının düzeltilmesi veya yeni yasal düzenleme halinde fazladan kesilen verginin mükellefe iade edilmesi gerektiği Maliye Bakanlığı tarafından da kabul edilmiştir.
Bugüne kadar verilen yargı kararlarında da, vergi sorumlusunun malvarlığında azalma meydana getiren  veya menfaatini etkileyen bir durumun  bulunması halinde vergi sorumlusuna düzeltme başvurusunda bulunma hakkı verildiği görülmektedir. Danıştay kararlarına göre söz konusu durumlar haricinde vergi sorumlusunun vergi hatası kapsamında düzeltme başvurusunda bulunma hakkı yoktur. 
Ayrıca, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 03.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 34-1970 sayılı özelgesinde de, “düzeltme işlemi nedeniyle yapılacak iadenin istihkakından vergi kesintisi yapılan taşınmaz sahibinin müracaatı üzerine istihkak sahibine yapılması gerekmekte olup, sorumlu sıfatıyla vergi kesintisi yapan şirketinize söz konusu iadenin yapılması mümkün bulunmamaktadır.” Şeklinde açıklama yapılarak iadenin vergi sorumlusuna değil, vergi mükellefine yapılması gerektiği açık ve sarih olarak belirtilmiştir. 
Kaldı ki, düzeltme talebinde bulunma ile talebin kabulü halinde yapılacak red ve iade konuları birbirine karıştırılmamalıdır. Hatalı işlemin düzeltilmesi ile iadenin kime yapılacağı birbirinden bağımsız problemlerdir. Sorumlu düzeltme talebinde bulunur ve talebi kabul edilirse dahi iadenin hak sahibine yapılması gerekir. Şöyle ki, işçiden tevkif yoluyla fazla vergi kesen işveren, vergiyi yatırdıktan sonra vergi hatası olduğunu fark edip, düzeltme talebinde bulunduğunda, hata düzeltilirse, iade sorumluya değil kendilerinden kesinti yapılan işçilere yapılacaktır. 
SONUÇ OLARAK, Maliye Bakanlığınca çıkarılan tebliğlerde, verilen özelgelerde, vergi idaresinin uygulamalarında, Danıştay kararlarında ve doktrinde vergi sorumlusunun malvarlığında azalma meydana getiren veya menfaatini etkileyen bir durumun bulunması durumu haricinde, vergi sorumlusunun vergi hatası kapsamında düzeltme başvurusunda bulunma hakkı olmadığı gibi düzeltme başvurusunda bulunabileceği çok sınırlı alanlarda dahi iadenin vergi sorumlusuna değil vergi yükümlüsüne yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Görüleceği üzere, vergi mükellefinden haksız yere kesilen vergi kadar mamelekinde azalma meydana getiren verginin vergi mükellefine iadesi gerektiği hususunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.  
Haksız yere kesilen verginin ise 213 sayılı Kanunun 112. maddesinde yer alan hususlar dahilinde faiziyle iadesi gerektiğini de belirtmek gerekmektedir.