224kablo
Köşe Yazıları

GÖZLERİNİ KAPA HAYALE DAL, DÜNYANIN BÜTÜN HAZİNELERİ SENİN OLSUN

 

“Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez”. Secde 17

Fırsat varken bir şeyler yapalım! Her gün birilerinin bize ihtiyacı olmuyor. Kulaklarımızda çınlayan şu yardım çığlıkları bütün insanlığa yöneltilmiş! Âmâ burada, zamanın bu anında, istesek de istemesek de bütün insanlık biziz! Samuel Beckett

“Kalk haydi, Ebediyyen uyuyacağız zaten”. Ömer Hayyam

Sizi mahveden hiçbir zaman “ilk hata” değildir, onu takip eden “tekrarlı hatalar” sarmalıdır. James Clear

“En kötü düşmanın kendi sinir sistemin”. Geoerge Orwell

“En büyük gösteriş doğallıktır”. Oscar Wilde

Dünya sonsuzlukta küçük bir parantezdir yalnızca. Thomas Browne

Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. Ağlamaya başlayan biri için, bir yerlerde bir başkası keser ağlamayı, Samuel Beckett

Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız. “Gerçekten kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz”. Hayat kendisini alt edenindir. Friedrich Nietzsche

“İnsan aldatılmaz, ancak kendini aldatır”. Goethe

“Bütün yargılayanların gözünden bir “cellat” bakar”. Friedrich Nietzsche

Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size “katliam” yaptırabilirler. Voltaire

Yalanlarımız ortaya çıkmadıkça hepimiz “dürüst” insanlarız. Dostyevski

İnsan kırılıp “incinmelerini” toplayıp, onlardan “suskunluk yapıyor”. Muhyiddin Şekur

Hayat kimseye bedavadan ders vermez. Necip Mahfuz

Kendinle mutluysan, kimseyle derdin olmaz. Sadi Şirazi

“İnsan kulağından zehirlenir, her duyduğuna inanma”. Şeyh Edabali

Kimse kendi içine çevirmiyor bakışlarını, kimse orada yok çünkü. Samuel Beckett

Hep “yarınları” bekledi insanoğlu, “geldiğini” hiçbir zaman fark etmediler. Erdem Beyazıt

Güçlü imkanlar güzel şehirler yaptırmaz, görgü ve vizyon güzel şehirler yaptırır. “Beton dökmek inşa etmek değildir”. Saadettin Ökten

Gözlerini kapa hayale dal, dünyanın bütün hazineleri senin olsun. Peyami safa

“Çağımızın öncüleri, kelimenin babadan kalma manasıyla kültürlü kimseler değil, bilginler, uzmanlar, teknisyenlerdir”. Cemil Meriç

Girmesinden korktuğunuz mağarada, “aradığınız hazine yatar”. Joseph Campbell

“Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır”. Anne frank

Alın yazınızı, sadece alın terinizle silebilirsiniz. Halil Cibran

Bazıları istediği kadar bağırıp çağırsın, “susan insanı asla yenemezsin”. Tom Robbins

Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen. Neitzsche

Asıl soru, “yapabilecek miyim?” değil, beni kim durdurabilir olmalıdır. Ayn Rand

İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir. Ahmet Hamdi Tanpınar

"Hiçbir yararı olmayacağını bile bile” insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir, çünkü, İşleyişi senin için bile gizemli olan kalbinin içindekilere dokunamazlar. George Orwell

“Toprağın bir karış altında hiçbir dünya otoritesinin temin edemeyeceği eşitlik vardır”. Şeyh Edabali

Yazımızı Vladimir Mayakovski nin, Pantolonlu bulut şiirinden enfes bir dörtlükle bitirelim…

Tek bir ak saç yok ruhumda,

Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle,

Yürüyorum yakışıklı,

Yirmi iki yaşında…

Tek bir ak saç 
yok ruhumda,
Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle,
Yürüyorum yakışıklı,
Yirmi iki yaşında…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 2020 yılının tüm dünyada yaşanan politik, sosyal ve doğal felaketlerle tarihe kara bir yıl olarak geçeceği kesin. Ülke olarak bu karanlık dönemden fazlasıyla nasibimizi aldık. Gezegenimizin yorulduğu, buzulların muazzam büyük bir hızla ısındığı, milyonlarca yıldır bu gezegende sağ kalan hayvan türlerinin yok olmanın eşiğinde olduğu, sağlıkta yaşanan bozulma, korkunç boyutlardaki gıda israfı, temiz su bulmanın giderek zorlaştığı, petrol ve doğal gaz şirketlerinin görmemizi istemediği asitleşmiş okyanuslar ve sonuç olarak vardığımız nokta, korkunç boyutlardaki küresel iklim değişikliği.

Kadim dünya medeniyetimiz, oldukça az sayıdaki bir gurup insanın muazzam paralar kazanma şansını sürdürmesi ve zengin ülkelerdeki zengin insanlar lüks içinde yaşamaya devam edebilsin diye kurban edilmekte. Sistemin tüm insanlığı köleleştirdiği bir devrin içindeyiz. Artık Virüsle birlikte sistemin acımasız çarkları bir bir kırılmaya başlamıştır. Dünyanın yarısının aç kalmaya devam ettiği, gezegenimizin içinde bulunduğu vahşi döngü kırılmıştır. Tabiri caizse “mutlak güç sahibi” masaya yumruğunu vurmuştur.

Konuyu özetlersek,

“Küresel virüs krizi, yalnızca bir kriz değil de daha iyi bir gelecek inşa etmek için elimizdeki, ya en iyi fırsatsa”.

“Dünya üzerindeki kanun koyucuların, artık düşünme vaktidir”.

Arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın ve 80’ine merdiven dayamış koca çınara kula verin…

 

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? 

Hiç vaktiniz yok, “fast life”, “fast food”, “fast music”, “fast love” …

Dikte ettirilen “yükselen değerler”, “in” ler, “out” lar…

Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.

Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, size sesleniyorum!

Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde
uyumanın keyfini?

Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?

İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?

Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?

Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?

Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?

Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?

Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?

Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?

Bilgi toplumu oldunuz da duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

                                                                                                                               Müşfik Kenter (1932-2012)

 

yavaş yavaş ölürler, seyahat etmeyenler.
yavaş yavaş ölürler, okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

yavaş yavaş ölürler, alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler, bir yabancı ile konuşmayanlar.

yavaş yavaş ölürler, heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

yavaş yavaş ölürler, aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar, yavaş yavaş ölürler…

                                                                                                                        Martha Medeiros

Son söz…

Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun. Belki şarkı söyleyen bir kuş gelir konar.

                                                                                                                                         Lao Tzu

 

Kalbinizi ısıtacak Bir şarkı önerisi: Orson Welles -I Know What It is To Be Young-1984