224kablo
Köşe Yazıları

ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYANLARDAN MISINIZ?

Eski zamanlarda bir Sultan, sarayının yakınındaki yolun ortasına kimseler görmeden büyük bir taş koyar. Ardından makamındaki pencereden olacakları izlemeye başlar…
Vezir gelir, taşı görür. Taşın etrafında dolaşır ve der ki;
 - Sultanımla konuşayım da yolun ortasından taşı kaldırması için bir ekip kuralım…
Vezir gider, ardından komutan gelir, taşın etrafında disiplinle dolaşır. O da der  ki;
 - Vezirle konuşayım, yolun ortasına taş koyana ne ceza vereceğiz onu kararlaştıralım…
Sonra şair gelir, o da yolun kenarında oturup taş hakkında sultana bir şiir yazar ve takdim etmek üzere sarayın yolunu tutar…
Akşama doğru oradan geçen bir köylü taşı görür ve düşünür ki; yoldan taşı kaldırmak emektir, millete katkıdır ve insanlık görevidir…
Önce taşa gülümser köylü… Kaldırayım yolun ortasından da kimsenin ayağına, arabasına, hayvanına takılmasın diye düşünür. Elindeki eşya sepetini, küfeyi yere koyar ve taşa sarılarak, sağa sola çekerek kaldırıp bir kenara koyar.
Sonra bir bakar ki; taşın altında bir kese altın… Kesenin içinde bir not… Sultan şöyle yazmış;” Bu kesedeki altınlar, elini taşın altına koymayı becerebilenler içindir...”
Meşhur “Elini taşın altına sokmak” deyimi rivayete göre buradan doğmuştur.
Eğer şehirler güzelleşecekse, yaşam güzelleşecekse, iş dünyamız, sosyal medyadaki yansımalarımız ve insan güzelleşecekse; içimizdeki ve dışımızdaki yol ortası taşlarını kaldırmak zorundayız.
Ne dersiniz değerli Volt Gazetesi okurları soralım mı kendimize? İçimizin ne kadarı vezir, ne kadarı komutan, ne kadarı şair ve hülasa ne kadarı elini taşın altına koyan o köylü…
İçinde bulunduğumuz Ekim ayının 29’unda birlikte emek verdiğimiz ülkemizin Cumhuriyet’e kavuştuğu günün yıl dönümü. Sahip olduğumuz aziz vatanın, barışın ve kardeşliğimizin değerini bileceğimiz nice mutlu yıllara Türkiye...