224kablo
İl İl Türkiye

DİYARBAKIR DOSTDOĞRU ELEKTRİK

İL İL TÜRKİYE’DE BU AY DİYARBAKIR

Isının 40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsü ile görülmesi gereken bir ildir.

Diyarbakır yöresinin en eski adı Assur kaynaklarında Amidi olarak geçer. Yunanca ve Latince kaynaklarda bu ad, Amido ya da Amida olarak yazılır. Arap akınları sırasında bölgeye yerleşen Bekr adındaki bir aşiret nedeniyle yörenin adı Bekr diyarı anlamında Diyar-ı Bekr olarak söylenmiştir. Günümüzdeki ismini, Atatürk’ün 1937’de halka yaptığı konuşma esnasında, şehrin adından Diyarbakır olarak bahsetmesiyle 10 Aralık 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile almıştır.

Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Çayönü Tepesi’nde yapılan kazılar, bölgede ilk yerleşimin M.Ö. 9. bine dek uzandığını göstermektedir. Yörede M.Ö. 2000’lere ilişkin ilk bilgiler Hurri- Mitanni halkına ve Hurri–Hitit ilişkilerine dayanmaktadır. Anadolu’nun en eski halklarından olan Hurrilerin yaşadıkları bölge Subartu denilen, yani bugünkü Diyarbakır’ı da içine alan yöredir. M.Ö. 1200’lerde Hitit Devleti’nin Anadolu’ya göç eden deniz kavimlerinin istilaları ile yıkılmasından sonra, Hititlerin Subartu ülkelerindeki üstünlüğünü kabul eden ve yönetim boşluğuna düşen Hurri ve Aram toplulukları, küçük kent devletleri oluşturdular. Daha sonra yöre, Mezopotamya’da güçlü bir krallık olan Assur, daha sonra kısa bir dönem için Urartu egemenliğine girmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında İskitlerin yerleştiği Amidi kenti, M.Ö. 625’te Medlerin, M.Ö. 550’de de Perslerin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Pers İmparatoru III. Darius’un İskender orduları önünde yenik düşmesiyle yörede Helenistik dönem başlamıştır. Daha sonraları yöre Partlar ve Romalılar arasında cereyan eden savaşlara sahne olmuştur. M.S. 3. yüzyılda, İran’da başa geçen Sasani sülalesi ve Romalılar arasında el değiştiren kent, M.S. 4. yüzyılda Roma’ya bağlanmıştır. Daha sonraki dönemlerde Bizans Devleti ile Sasaniler arasında geçen savaşlar, bölgede güçlenmeye başlayan İslam ordularının üstünlük sağlamalarına neden olmuş, Hz. Ömer zamanında Diyarbakır Arap egemenliğine girmiştir. Uzun bir zaman Arap egemenliğinde kalan kent, 1085’te Selçuklu Devleti sınırlarına dahil olmuştur. Diyarbakır’ın Osmanlı Devleti’ne katılması 15 Eylül 1515’te Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir.

Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Diyarbakır, yüzyıllar boyunca Güneydoğu Anadolu’nun fikir, sanat, kültür ve bilim merkezi olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan şehir günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.

Nüfus: 1.699.901 - Yüzölçümü: 15.168  km² - Rakım: 675 m - Telefon Kodu: 0412 - Boylam: 37:55  N - Enlem: 40:14  E
Diyarbakır’da, Elektrik Teknisyenleri Odası’na bağlı olarak çalışan 350 elektrik firması vardır.

DOSTDOĞRU ELEKTRİK  YÖNETİM KURULU ÜYESİ

MEHMET ŞERİF DOSTDOĞRU

Sizi tanıyabilir miyiz?

1965 yılında Diyarbakır ilçesi olan Hazro’da dünyaya geldim. 1993 yılında abim ve kardeşlerim ile kurduğumuz firmamız Dostdoğru Elektrik Ltd. Şti’de yönetim kurulunda görev almaktayım.

Firmanızın ve faaliyet alanlarınızdan bahseder misiniz?

Dostdoğru Elektrik Ltd. Şti olarak 1993 yılında abim Mehmet Zahit Dostdoğru’nun öncülüğünde, 8 kardeşin ortaklığıyla Diyarbakır’da elektrik malzemelerinin toptan ve perakende satışını gerçekleştirmek amacıyla aile şirketimizi kurduk. Diyarbakır merkez ilçelerinde 4 şubemiz ile hizmet vermekte olup pazarlama ve dağıtım ağımızla Diyarbakır ilçelerine, Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerine hizmet vermekteyiz.

Ne kadar süredir hizmet veriyorsunuz?

1993 yılından günümüze kadar olan süreçte hizmetimizi sürdürmekteyiz.

Şirket politikanızdan bahseder misiniz?

Önceliğimiz soyadımıza yaraşır şekilde ‘Dost’ ve ‘Doğru’ bir ticari anlayış ile hizmet vermek olup hizmetimizi en hızlı şekilde müşterilerimize sunmaktır.

Sektörü değerlendirecek olsaydınız ne söylerdiniz?

Sektörümüz son yıllarda hızla gelişerek bütün sanayi dalları için vazgeçilmez bir sektör durumuna gelmiştir. Sektörümüz sürekli gelişmekte olmasının yanı sıra,  hızlı bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Yüzyılımızın en nitelikli iş gücünü barındıran tek sektör olmaktan çıkmış, artık diğer tüm sektörlerin gelişmesinde katkıda bulunan ve verimlilik artışını sağlayan bir sektöre dönüşmüştür.

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Sektörümüz hayatın ve sanayinin bir parçası olduğundan insanoğlu var oldukça sürdürülecektir. Bunu zamanın ihtiyaçları çerçevesinde ve var olan teknoloji ile gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.

Eklemek ya da belirtmek istediğiniz bir şey varsa lütfen ekleyiniz.

Değerli dostum Mesut Altın’a teşekkürlerimi sunar ve VOLT Gazetesi’ne yayın hayatında başarılar dilerim.