224kablo
Köşe Yazıları

DİNLENMEYİ BECEREBİLMEK

Daha önceki yazılarımızda yorgunluk, çok çalışmaktan ziyade az dinlenme ve dinlenmenin yolunu bilmemekte kaynaklanıyor demiştik. Şimdi bu konudaki tavsiyelerimizi sizlerle kısaca paylaşmaya çalışacağım.
Çalışmaya zaman ayırdığımız gibi dinlenme ve eğlenmeyi de çalışmanın bir parçası haline getirmeliyiz. Bu öneri hem sağlıklı ve hem de hasta anlarımız için geçerlidir. Çalışmayı eğlence haline getirmek zorundayız.
Sabah işimize giderken ızdırap çekmeye gider gibi gitmeyelim. Gönülsüz iş baş ağrısı, gönülsüz aş mide ağrısı yapar.
Tatile çıkmayı ihmal etmeyin, Tatilimizi çok masraflı ve çok uzak yerlerde geçirmek yerine, zihinsel ve bedensel olarak kendimizi rahat hissettiğimiz yerlerde geçirmeyi tercih edelim.
Bulunduğun mütevazi yerlerde hoşça vakit geçirip dinlemeyi beceremezsen ne huzur bulursun, ne de dinlenebilirsin. Unutmayalım, çok pahalı çok uzak yerlere dinlenmeye gitmek çok huzur getirir demek değildir. 
Çoğumuz zihinsel bozukluğun bedenimizi etkilediğinin farkında olduğumuz halde, be-dendeki bozuklukların zihnimizdeki etkilerinin fazla farkında değiliz.
Zihinsel gerginliklerin giderilmesinde, fiziksel etkinliklerle kasların gevşetilmesinin büyük payı vardır. Bahçe de çalışmak, caddede yürümek, koşmak, bir şeyle meşgul olduğumuzda kaslarla beyin arasındaki sinirleri yatıştırıcı bir rahatlık hissederiz.
Kasların gevşemesinden öfkemizi ya da heyecanımızı kontrol etmeyi öğrenebiliriz. Öfkenizi bilinçsiz bir tepki olarak değil, düşünülmüş bir hareket olarak yapabilirsiniz.
Sinirli ve sarhoş anlarımız hayatımızdan sildiğimiz zamanlarımızdır. Sinirlerimize hakim olduğumuz ve nefsimizi yendiğimiz andır.
Hobi dediğimiz tutkular eğer bizi çalışma ortamının gerginliğinden uzaklaştırır, zamanı değil gerginliği öldürürse çok iyi bir dinlenme yerine geçer.
Günümüzü ne kadar gereksiz işlerle doldurursak, kendimize ayırdığımız zamanı o kadar azaltıyoruz demektir. Sevilen ve hoş bir sedanın, vahşi yürekleri yumuşatma özelliğinin olduğu herkesin kabullendiği gerçeğini de unutmayalım.
Huzursuzluğu ve gerginliği sıfıra indirmek mümkün değildir. Ne zihnimizi bütünüyle boşaltabiliriz, ne de irademizin gayreti ile olumsuz düşünce ve sıkıntıları tamamen yok edebiliriz.
Can sıkıcı düşüncelerin peşinden sıyrılmanın en etkin yolu rahatlatıcı ve huzur verici uğraşılara yönelmektir. Zaten zihin yatıştırıcı düşünce ve duygularla donatıldığında yersiz endişelere yer kalmayacaktır. 
Korkumuzdan korkar kaçarsak o bizi kovalamayı sürdürecektir. Üzerine gidersek biz onu ortadan kaldıracağız demektir. Kısacası korkudan kurtulmanın reçetesi, korkuların üzerine gitmektir.
Ateşin buzu erittiği gibi onu eriteceğiz. Korkumuzu zihnimizden söküp atacağız, hayatımıza düşünlerimiz yön verir. Dolayısı ile endişelenmeme endişe alışkanlığı kazanmama bunların yanında soğukkanlı bir kişilik kazanma da elimizdedir.
Endişelenerek geçirdiğimiz zaman endişelerimizi ortadan kaldırmaya yeter de artar. Tatile de çıksak endişelerinizi beraberinizde taşıdığınız sürece rahatlayamayız.
Gece uykumuzu kaçıran sorunu sabah dokuzda çözemiyorsak gece üçte hiç çözemeyiz. Onun için diyoruz ki endişeleri silip rahat uyumalıyız.
Ne doğuştan dertliyiz nede çare bulunmaz dert vardır. Olaylar karşısında soğukkanlılığımızı zihnimizi olumlu düşüncelerle donatmak suretiyle koruyabiliriz.
Kısacası endişelerin gölgeleyemeyeceği ve yoksulluğun elimizde olamayacağı, güzel düşler, huzur veren anlar hem düşündürücü hem dinlendirici güzel sözler, zihinsel huzurun önde gelen kaynağıdır. 
İbn-i Haldun ruhlarımızı rahatlatıp dinlendirin. Çünkü demirin paslandığı gibi onlarda paslanır diyor. Biz de ilave ediyoruz, paslı çiviyi sökmek zordur.