224kablo
Köşe Yazıları

ÇOCUKLARIMIZ VE GELECEĞİMİZ

Okullarımız açılıyor, dünyayı ve ülkemizi de sallayan bir salgın dönemi yaşıyoruz. Salgından herkes etkilendi, çocuklar ise etkilenenlerin başında geliyor dersek abartmış olmayız.
Eğitim ve öğretim konusunu uzmanlara bırakarak, anne ve babaların çocukları ile ilişkilerinde faydalı olacağını düşündüğüm konularda hatırlatmalarda bulunacağım.
Çocuklarımız ve gençlerimiz geleceğimiz, hepsi hepimize emanettir. Bizlerde emanete ihanet etmeme düşüncesini yüreğimizde hissederek bu satırları yazıya döktük. Diyoruz ki, “ sevgilerin en güzeli bahçede çiçek, okulda kitap, yuvada çocuktur.”
Bütün anne ve babalar çocuklarının başarılı bir öğrenci, başarılı bir meslek sahibi, başarılı bir iş insanı olmasını ister. Çocuklara yaşantılarının her aşamasında yapılacak yardımlar farklıdır.
Bu yazımızda öğrencilik döneminde yapılacak desteklerden bahsedeceğim.
En önemli destek, huzurlu bir aile hayatı ve sükunetle çalışabileceği bir ortam hazırlamaktır. Mutlu aile ortamında yetişen çocuklar, başlarına gelen olayların çoğunda mutlu olunacak bir yön bulurlar. Mutsuzluk ortamında yetişen çocukları ise mutlu edecek olayların sayısı yok denenecek kadar azdır.
Anne ve babalar, çocuklarının sorunlarını olumsuz, kendince ağır sinir bozucu olarak değil de, iletişim kurmak için birer fırsat olarak gördüklerinde, anne-baba ve çocuk iletişiminin niteliği tümüyle değişecektir. Bu görüşteki anne-babalar, çocuklarını derinden anlayıp onlara yardım etme konusunda istekli ve heyecanlı olurlar. Çocuklar onlara sorunlarını getirdiklerinde, “olmaz, yine ne problemin var” diye düşünmezler. Bu konudaki yaklaşım, “işte çocuğuma yardımcı olabilmek ve iletişim kanallarını açmak için harika bir fırsat olur” diye düşünmelidir. Böylece çocuklar ebeveynlerinin sorunlarına ve birey olarak kendilerine verilen değeri sezerler, sonuçta güçlü bir sevgi ve güven bağları oluşur. Onlarla arkadaş olup değer verildiğini hissettirin. 
Onların etrafımızda kuşlar gibi ötmesini istiyorsanız, onlara zaman ayırın. Şartlar ne olursa olsun onları hiçbir zaman kötülemeyin, şikayetçi olmayın. Hatalarının tamamına da göz yummayın, şımartmayın, mümkünse hataları baş başa kalınca konuşun. Çok sertlik kadar, çok şefkatte zararlıdır. Onlara karşı kararlı olun, kararlılık kötü alışkanlıklardan korur. Onları dinleyin, onlara karşı sabırlı olun, sorunlarına mümkün olduğunca kısa anlaşılır cevaplar verin, başka çocuklarla asla kıyaslamayın. Sonucu kestirilmeyen riskli bir işe de başlasa onları destekleyin, başlanılan işin bitmesi gerektiğini ona hatırlatın. Düşüncelerinizi baskı ile değil inandırarak benimsetin. Hata yapma haklarını engellemeyin. Onlar, o haklarını kullanacaklar ki, yeni şeyle öğrenebilsinler. Dolayısı ile hatalar fırça atma fırsatı olarak değil, eğitim fırsatı olarak değerlendirilebilsin. Söylediklerinde ve yaptıklarında dürüst davranamıyorsa, ona kızgınlıkla değil, ilgi ile yaklaşın. Aksi halde kendini köşeye sıkışmış hisseder ve yalana daha fazla başvurur.
Çocukların kendi hayatlarından kendilerinin sorumlu olduğunu öğretmek, anne ve babaların yapabileceği en sağlıklı ve en önemli görevdir. Karşılaştıkları her zorlukta çocuğuna yardım eden anne ve babalar, sürekli başkalarından yardım bekleyen, kendi beceri ve yeteneklerine güvenmeyen zayıf iradeli başkasından sürekli emir bekleyen kişiler yetiştirirler. Gemi batarken de başkasından yardım beklerler.
Aile içi tartışmaları onların yanında yapmayın, başkalarını çekiştirmeyin. Diğer yandan gerek anne baba olarak kendi aranızda, gerek dost ve akrabalar arasındaki sırları onların yanında açıklamayın, birbirinizi ya da çocuklarınızı eleştirmeye niyetlendiğinizde dilinizi ısırarak sözlerinize hakim olun.
Çocuklar anne ve babalarının dudaklarından çıkanların yönünde değil, ayaklarının gittiği yönde giderler. Onlara iyi örnek olmak zorundayız.
Çocukların sadece derslerinde ki başarısı ile ilgilenmek yeterli değildir. Arkadaşlarına, okuduğu kitaplara,  izledikleri gibi ikinci derecede etkilerle de ilgilenmek gerekir. Ders yılı içinde öğreneceklerini önceden öğretmeye kalkışmayın. Heyecanı, merakı, ilgisi sınıf içinde azalır. Ev ödevlerini yaparken onlara yardımcı olmaya ısrar etmeyin. Çünkü eve ödev vermek, çocukta sorumluluk hissi uyandırıp kendi kendine çalışma alışkanlığı kazandırmak içindir. Sıkıntıya girdiğinde ihtiyaç duyduğu bilgiler verip önünü açmalıdır. Çocukların aynı davranışlarına biriniz doğru, diğeriniz yanlış demeyiniz. Onlarla oyun oynayın, oyun oynarken onların kazanmalarına izin verin. Verebileceğinizin en iyisini verdiğinize onu da inandırın. Onlar ise büyüklerinin de kendi kişiliklerine inandıklarını, buna saygı duyduklarını bilmelidir. O zaman daha ağırbaşlı olur, özür dilemesini, utanıp sıkılmasını bilirler. 
Çocuklarla konuşurken iletişim kanallarının açık tutulmasına dikkat edin. İstediği an anne, baba veya bir başka büyüğüne, öğretmenine merak ettiği her şeyi sorabilmelidir. Problem hissedildiğinde çözüm için ipuçları verilmeli ve alternatif çözümler üretmeye yönlendirmeli, önerilen çözümler değerlendirmelidir. “Nasıl olsa çocuk” denip yalan yanlış bilgiler vermekten kaçınılmalıdır. Önce onların doğru yaptığı konular ele alınmalı, yaptığı yanlışların kendisinin bilmesi de sağlanmalıdır.