224kablo
Sektörel

Bir tarih, bir ekol… KARAKÖY ELEKTRİK PİYASASI

Bir Merhaba; ismim Nihat ÇİPA. 1952, İstanbul doğumluyum.

Daha çok küçük sayılabilecek bir yaşta sadece 14 yaşımda bu sektöre adım attım. 1966 yılında, Beyazıt’ta çalışarak başladığım elektrik sektörü serüvenim, 1967 yılında Karaköy’e geçmem ve 1975 yılında kendi şirketim olan ÖZBİL ELEKTRİK’i kurmam ile devam etti. O zamandan bu zamana sektörümüzü hiç değiştirmedik. Ne kazandıysak ne kaybettiysek bu sektörden oldu.

O yıllarda bu kadar kalabalık bir şehir değildi İstanbul. İhtiyaçlar dahilinde çok fazla firma değildik tabii ki toptancı olarak. Büyük zorluklar ile mücadele ettik, şimdi bunları duyan bir çoğunuzun tebessüm ile karşılayacağına eminim. En önemli sorunlarımızdan biri iletişimdi.

Öyle ki, ertesi sabah Ankara ile görüşebilmek için -ki uzun yıllar firmamızın kalesi olan şehirdi- bir gün önceden ‘yıldırım’ şehirlerarası telefon yazdırırdık. Düşünebiliyor musunuz?

İrsaliyenin olmadığı, hesaplamaların ‘FACIT’ ile yapıldığı, faturalara pul yapıştırılan zamanlardı.

Oruçlarımızı erken saatte sokaklara gelişigüzel yerleştirdiğimiz sandıkların üzerinde, her gün farklı bir esnaf arkadaşımızın dükkanında, hep beraber açardık. Herkes bir işin ucundan tutardı. Belki de son kent imeceleriydi onlar.

Kimi zaman Şişhane’nin dik sokaklarında sırtımızda malzeme taşırdık, kimi zaman Galata Kulesi’nin gölgesinde dinlenirdik. Ama her zaman daha iyisini yapmaya çalışırdık. Müşterilerimize daha kaliteli ürünleri nasıl daha uygun fiyata verebiliriz, bunu yaparken hizmet kalitemizi korumayı nasıl başarabiliriz diye kafa yorardık.  

Anadolu’dan gelen saygıdeğer müşterilerimiz bizleri ziyaret eder, sabah 6’da piyasada buluşulur, her ne şart ile olursa olsun ayakta karşılanır, kucaklanırdı. Kalabalık, dostluk ve kardeşlik dolu kahvaltılar yapılırdı tahta sandıkların üzerinde.  O zamanlarda yediğimiz Karaköy poğaçalarının tadı inanın hala damaklarımda.

Ticaret bağlantıları İstanbul’da yapılırdı. Müşterilerimiz ödemelerini getirir, siparişlerini yazarlardı. Bizde ürünler gittikçe hesaplarından düşerdik. Belki 6 ayda bir, belki de yılda bir mutabakat yapardık. Öyle güvenirdik birbirimize. Eski günlere dair aklıma gelen en önemli kelime güven olsa gerek. O zamanki ‘karşılıklı güveni’ şu an bulmak inanın çok zor. Herkes kendi hakkını savunduğu gibi, karşı tarafı da korurdu. Çünkü tedarikçi firmayı korumanın, onu yok etmemenin uzun dönemde kendisine kar sağlayacağını bilirdi. 

Belki çok fazla satış olmazdı (şu an ciro baskısı diye adlandırılan), fakat işlerimiz çok bereketliydi.

Daha sonra oğullarım bana katıldı. Onlar ile uzun sayılabilecek bir süre beraber çalıştık. Bende bir süre sonra işleri onlara devredip, emekli oldum. Beni hiç mahcup etmediler.

Rabbim bu kadar yıl sonra bile hep güzel hatırlanmayı nasip etti çok şükür.

Son olarak; sektörümüzün kıymetini bilin, başka herhangi bir sektörde komşular ile bu kadar güzel ticaret yapılması mümkün müdür? Bilmiyorum. Elektrik sektörü, çalışana, üretene, hizmet edene çok bonkör davranır. Yeter ki dürüst, akılcı, verimli çalışınız. Mantıklı risklere giriniz. Şirketinizi büyütmekten korkmayınız.

Volt Gazetesi’ni bu güzel girişimi için tebrik ederim. Sizlere de bu yazımı okuyarak beni onore ettiğiniz için çok teşekkür ederim.

Tüm meslektaşlarımızın ve sektör çalışanlarının Ramazan Bayramı’nı şimdiden kutluyorum.