224kablo
Köşe Yazıları

BEKİR ÇELİK’İN DEFTERİNE YAZDIĞI SON DİZELER

Hayat güneş karşısında eriyen mum gibidir. Yaşanılan her gün bizi daha mezara yaklaştırır. Çünkü bütün günler ölüme gider. Son günde ise ona ulaşılır. Ölüm aynı zamanda Hakk’a giden yolun da başlangıcıdır. Ölüm hayatın sırlarından da biridir. Bu sırrı çözdüğünde ölümü arzularsın. Önemli olan ölmek değil ölmeden önce ölümsüzlüğe ulaşabilmektir. “Ölmeden ölene ölüm bir şölen, ölümü öldürür ölmeden ölen.” demişler. Bunu başardığımızda gönül huzuru içerisinde Mevla’ya kavuşuruz. Yapılacak tek şey bir kelime kefene girmesin. Böylece ölüm, iyice tükenmiş, dünyada işimizin kalmadığı, gönül rahatlığı ile ayrılacağımız son anımız olsun. Şayet her anımızı ölüme hazırmış gibi yaşarsak ayrılırken pişmanlık duymayız, gözümüz arkada kalmaz. Aksine düğüne gider gibi gideriz. Canımız, ailemiz, evlatlarımız, servetimiz Allah’ın bize verdiği emanetidir. Vakti gelince bu emanetleri bizden geri alır. Verdiğinde şükrettiğimiz gibi aldığında da sabredeceğiz. Feryat etmek, figan etmek hakkımız değildir. Mevla’dan dileğim kimseyi çocuklarından uzun yaşatmasın. Ölüme ne ağlanır, ne de gülünür. Emanetimi Mevla’ya teslim ettiğimde ağırlığımı artırmak ya da olduğumdan farklı göstermek için kimse bir saman çöpü kadar ilavede bulunmasın, farklı bir söz söylemesin, söylemek icap ederse neysem onu söylesin. Eşim, çocuklarım, akraba ve dostlarım matem tutmasın. Çünkü yokluğundan söz etmenin ve varlığını reddetmenin mümkün olmadığı ölüm herkes için vardır. Doğduğumuzda bu müjdeyi alıyoruz, ölmemek için doğmamak gerekiyor.
Hastalığımda etrafımı rahatsız etmemeye çalıştım. Cenazemle de kimseyi rahatsız etmek istemem. Şehir dışında kimseye haber vermeye gerek yok. Telefonla taziye yeterli. Şehir içinde imkanı olan akraba ve dostların katılımı ile cenaze kaldırılsın. Hamitler mezarlığında toprağa verilsin. Mezar yapısı sade olsun. Allah’a emanet olunuz.
İnsanlar arasında birlikte yaşamaya gayret ettim. Hastalığımla etrafımı hasta etmemeye çalıştım. Kimseye yük olmamaya gayret ettim. Dostumuz da olsa bizim yükümüzü taşıması ağır gelir. Kimse kimsenin eteğine yapışmasın. Korkulan olmak yerine sevilen olmayı tercih ettim. Âlim ölse de yaşar, cahil yaşarken de ölür. Allah’tan hep ilim, iş ve helal aş talep ettim. Hiç kimseden bir şeyler beklentisinde olmadım. Onun için kimseye kırgın değilim. Uzaktan yakından herkese hakkımı helal ediyorum. İnsanların gizli kusurlarını görüp onlardan uzaklaşmak yerine, açık olan meziyetlerini görüp onlara yaklaştım.
“Cümleler doğrudur, sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz, sen eğri isen.” dedim ve hep öyle olmaya gayret ettim.
Kitaplar akıllı kimselerin bahçesidir. Bu konuda mütevazı de olsa bir bahçe bıraktığım kanaatindeyim. Eskidim, yaşlandım, asla köhneleşip paslanmadım.
‘Halk için azami üretim, nefis için asgari tüketim.’ dedim. Sabırlı olmayı ve sinirlerime hâkim olmayı şiar edindim. Bildiklerimizi ve biriktirdiklerimizi götüremiyoruz. Verdiklerimizi götürebiliyoruz. Ruhumu boşaltıp ceset torbası olmadım. Yokluğundan söz edemeyiz, varlığını reddetmenin mümkün olmadığı ölüm herkes için vardır. Öldüğümüzde iyice kullanılmış ve tükenmiş olmalıyız. Bir kelime bile kefene girmesin.
Aylaklık canlı bir insanın ölümüdür. Çalışan ve gönlümü hoş tutan bir insan için yaşlılık diye bir hayat anlayışı yoktur.
Mezar taşına yazılacak yazı
Tam 60 yıl hizmet ettim bu vatana,
Eğil de bak şimdi burada yatana,
Ey Türk Genci sakın meyil verme,
Ecdadına çatana…
Cenazeye katılmak için siz kendinizi üzerseniz, şunu iyi bilin ki, ben orada daha çok üzülürüm.
Sizlerden son isteğim ben Hakk’a yürüyünce arkamdan ağlarken taşkınlık yapmayın. Hatta mümkünse ağlamayın.. Ölüm elbette kolay kabullenilmez. Ağlamaktan ve sızlanmaktan kaçınamayabilirsiniz. Her şeyi kararınca yapın ki, kemiklerim sızlamasın. Bana olan haklarınızı helal edin, benden yana bütün haklarım helal olsun.