224kablo
Köşe Yazıları

BAŞKASINA KARŞI NAZİK OLMANIN HİÇBİR MALİYETİ YOKTUR.

Sinir küpü bir milletiz, yediden yetmiş yediye toplumun tüm kesimleri agresif, depresif bir şekilde yaşıyoruz. Kelimenin tam anlamıyla, “karşı tarafı kırmak için daha ne söyleyebilirim” telaşı içindeyiz.
Bu nedir arkadaş, Sanki dünyanın tüm gamı, kederi bize yüklenmiş gibi yaşıyoruz. Kızılca kıyametler koparmak, “bir kaşık suda insan harcamak” bizim işimiz.
Daha Bismillah sabahın köründe, öfkemiz kabarır, asabımız bozulur, sinirlerimiz gerilir. Etrafa sataşmaya günün ilk saatlerinde başlarız. Birkaç örnekle yazımıza giriş yapalım.
Asabım çok bozuk.
Çok sinirliyim sonra konuşalım.
İnip şimdi şunun ağzını gözünü kırmak vardı ama neyse.
Kimsin lan sen, “Erkeksen çek kenara”.
“Dua et ki kadınsın”.
Halin ne böyle biraz zayıflasana, “düdüğe dönmüşsün”.
Berbat görünüyorsun.
Lan git akşam akşam “başımı belaya sokma”.
Belanı başkasında ara kardeşim.
El kol yapmadan konuş, “Bak sabrımı zorlama”. Aklını alırım.
Bak dua etsin senin hatırın var, yoksa “parçalamıştım” onu.
Hala bakıyor, “önüne dön öldürürüm seni”.
Listeyi istediğiniz kadar uzatın. Ne var yani biraz nezaket, hoşgörü, anlayış öldürür mü bizi.  “Küçük dağları biz yarattığımız” için nazik olmak neden ki, ne gerek var!
Tabiki insanlar hata yapacaklar, Birbirimizi sevmek zorunda değiliz, Âmâ nezaket çerçevesinde anlayışlı olmak zorundayız. Kazanan taraf değil insan olmak durumundayız.
İçimiz kin öfke ve nefret dolu, dışımız tebessüm ve uygarlık kokuyor. “İnsan kendinde olmayanı başkalarına veremez”. Nezaket bitmeyen sermayemiz. Sönmeyen meşalemizdir.
“Kaba olmanın maliyeti büyüktür”. İnce ve zarif olmanın hiçbir maliyeti yoktur. Rica etmek, bir lütfen demek bu kadar zor olmasa gerek.
Örnekleri bu kez tersten okuyalım.
Hata benim özür dilerim,
Rice ederim siz önden buyurun.
Bugün sizi çok iyi gördüm.
Sakin ol her şeyi çözeceğiz merak etme.
Çok geçmiş olsun.
Konu bu kadar basit. Kaba davranışlar gün sonunda en çok bizi yaralayacak ve karşı muhatabımızı sonsuza kadar bizden uzaklaştıracaktır.
Atalarımız ne güzel söylemiş “Hiddetle kalkan nedametle oturur”.
Belkide nezaket, evimizi ve tüm dünyamızı cennete çevirir kim bilir…

İlkbahar kapımızda, öfkenize hakim olun, Tabiatın nezaketine ve güzelliklerine kulak verin. Şemsiye kullanmayın. Saçlarınız yağmurda ıslansın. Ilık rüzgarlara bırakın kendinizi.
Yazımızı Şairin baharıyla bitirelim…
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar

Karşı damda bir güneş parçası
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma ne yoksulluğum.
Derim ki: “Sıkıntılar duradursun”!
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
Orhan Veli Kanık

Sağlıkla ve neşeyle kalın…