224kablo

Zor bir başlık olduğunun farkındayım. Baba’nın neyini anlatacaksın bize kardeşim diyenleri duyar gibiyim. Sonuçta bir edebiyatçı olmadığım aşikar. Yazılarımda konu başlığına karar verdiğimde, bir haftaya yakın konu üzerinde düşünüp, farklı kaynaklardan araştırma yapıp, konuyu özümsemeye çalışıyorum. Çoğu yazıyı da tekrar tekrar silip yeniden yazdığımı da bilmenizi isterim. Sonuçta hepimiz çok yoğun çalışan insanlarız. Bunun bilinciyle gazeteyi elinize aldığınızda, sizleri çok sıkmadan anlaşılır bil dille bir solukta okuyabileceğiniz yazılar yazmaya gayret ediyorum. Bu yazımızdaki konu başlığıda açıkçası hayli beni yordu diyebilirim. Affınıza sığınarak, benim gözümdeki babayı anlatmaya gayret edeceğim.
Öncelikle erkekler bence Allah’ın yarattığı en özel canlılardır. Erkeklerin hayatlarının bir kısmından sonrasında, kendi isimlerinin haricinde başka bir isim daha alırlar. Bu özel isim Baba’dır. Çocuk sahibi olduklarında hepsi ortak bir isimle anılır. Baba kelimesinin başına ve sonuna olumsuz ifadeler ekleyemezsiniz. Bu mümkün değildir. Erkekler eksik ve kusurludur. “Âmâ babalar kusursuzdur”. 
Merhametin ve gücün timsalidir babalar. Seksen yaşına da gelse babanın bir bakışı izaya gelmenize yeter de artar bile. Türk ceza kanununda bile bir kişinin babasına küfrettiğiniz de alacağınız ceza, anasına küflettiğinizdeki alacağınız cezanın iki mislidir. Dikkat edin Türk küfür literatüründe babaya çok fazla küfüre rastlayamazsınız. Neyse konumuza tekrar geri dönelim.
BABA eşine ve evlatlarına vermek için sahip olduğu her şeyi feda eder. Başta gençliğini ve sağlığını, çünkü sürekli çalışır. Bazen geç vakitlere kadar çalışmaya devam eder. Birkaç işte çalışmak zorunda kalsa ve bu sağlığına mal olsa dahi, sürekli mücadele eder. “Evin sarsılmaz ve yıkılmaz direğidir”. 
Kahraman kelimesinin bu kadar yakıştığı başka bir kavram var mıdır? Bilmem. Çocukların yegane kahramanları babalarıdır. Baba sonsuz bir ihtiyaçtır. Kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı zaman fırtına geçene kadar sığınabileceğimiz en güvenli limandır.
Suskundur babalar her şeyi içlerine atarlar. Sığınacak limanları yoktur. Güçlü olmak zorundadırlar. Ağlayamazlar mesela, çünkü erkekler ağlamaz baskısıyla büyütülmüşlerdir. Tüm bunların sonucunda kabak hep babaların başında patlar.
Mesala; biraz eğlenmek için gezmeye çıksa sorumsuz biri oluverir. Evde otursa tembel adam olur. Çocuklarına kızınca vahşi baba olur. Kızmasa boş verici baba olur. Çocuklarını hep babalar şımartmıştır. Ailenin tüm baskısına rağmen, boynunu büker ve gene de şımartmaya devam eder. Çünkü babanın literatüründe şımartma yoktur kollama vardır.
 Karısının çalışmasına izin vermezse geri kafalı, karısının başının belası, izin verse karı parası yiyen asalak olur. Karısının sözünü dinlerse kılıbık, annesinin sözünü dinlerse ana kuzusu olur. Her iki durumda da suçludur. Çocuklarının hep kendisinden iyi olmasını ister.” Tahammülün kralıdır babalar”. 
Sahip olduğunun en iyisini hatta belki hepsini verir. Çocukları gökteki yıldızları istese, o gücü yetse güneşi getirmeye çalışır. Eğer anne dokuz ay çocukları karnında taşıdı ise baba da aklında, zihninde ömür boyu taşır. Tabir yerindeyse dokuz doğurur. Bir ailede baba iyi ise o aile mutludur.
“Bir erkeğe gücünüz yetebilir. Âmâ asla bir babaya gücünüz yetmez”.
 Bir erkek yorulabilir ama bir baba asla yorulmaz. Evin güneşidir babalar. Kaç yaşına gelirseniz gelin baba evi sığınacağınız tek limandır. Özellikle kız evlatlarının nefes borularıdır baba evleri. Dünyada ekmeğin ve suyun bedava olduğu tek yer baba evidir. Baba evinde yediğiniz yemeğin ve yattığınız yatağın eşi benzeri yoktur. 
“Kral’da olsanız önünde eğilip öpebileceğiniz yegâne el baba elidir”.
Cebindeki son kuruşu size verip başının çaresine bakan, ateşiniz çıktığında sabahlara kadar gözüne uyku girmeyen, çocukları aç kalmasın diye, doymadığı halde ben doydum deyip sofradan kalkan, merak etme üstüm kalın benim deyip, şemsiyeyi size veren ve yağmurda sırılsıklam olan, geceleri bin defa kalkıp üstünüzü örten, başınızı okşamak için uyumanızı bekleyen, dallarıyla geniş ve serin gölge olan, alın teriyle bereket getiren, oğullarına kızlarına güneş gibi ayrımsız, eşit sıcaklık veren, çürümeden yıkılmadan ayakta ölen ağaçlar gibi, iyilik anıtı tüm babalara selam olsun.
Ve son söz...
“İnsan hep çocuktur, babanız öldüğü gün, içinizdeki o afacan çocuk sonsuza kadar ölür” …