224kablo
Köşe Yazıları

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK

Gazi Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi ardından kurmayları ve yabancı misafirler ile yaptığı sohbette veciz sözlerinden birini paylaşır. “Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur...” Kurtuluş savaşından, sayısız meydan muharebesinden ve Anadolu topraklarının varoluş mücadelesinin hemen ardından, bir ekonomi çalıştayında Başkomutan Atatürk ülkemizin iktisadi geleceğinin günümüze uzanan yol haritasını böyle paylaşmış bizlerle.
Sözü hiç eğip bükecek zamanda değiliz sayın okurlar. Sektörümüz ve şirketlerimiz zor durumda. Bunu ödemeler dengesindeki bozulmalardan tutun da, iptal edilen yatırım planlarına kadar iliklerimizde hissediyoruz. Doğal olarak bu durum her buhranda olduğu gibi işverenlerimizin mental dengesini bozduğu gibi, ekiplerimizin de mali durumlarını derinden sarsıyor. Öyle ise bu durumda pes edip mücadeleyi bırakacak mıyız? Elbette hayır.  Başkomutan Atatürk’ün kongredeki sözlerini daha derinlemesine anlamakla işe başlayalım, ne dersiniz? 
Öncelikle bir orduyu komuta eden Atatürk gibi düşünmeye çalışmakla başlayalım işe. Nasıl ki bir orduda, generaller, rütbeli subaylar ve erler savaşta farklı ancak büyük etkinliklerle görev alıyorsa; şirketlerimizdeki her bir parçanın ayrı ayrı başarısı zorlu dönemlerde daha önem kazanır.  Yani yönetim kurulu başkanı ile çaycı zor dönemlerde şirketlerde bazen aynı derecede önemli hale gelir.
Ekiplerimiz de bir anlamda ordunun ayrı ayrı parçaları olduğu için almamız gereken tedbirleri özetlemeye çalışalım;

  • Biz yönetici ve patronlarla fikir çatışması içine giren; öyle değil böyle olmalı diyen çalışanlarımıza değer vereceğiz. 
  • Genel müdürler de dahil hiçbir yöneticiyi kutsallaştırmayacağız ve ben yoksam iş devam etmez anlayışını ortadan kaldıracağız.
  • Finans yönetimini güçlü ve karakterli yöneticilere emanet edeceğiz ki, şirketimizin bir anlamda dümenini belirleyen makinistlerin kötü hava koşullarında gemiyi buzdağına çarptırmasına mahal vermeyeceğiz.
  • İşi yeterince bilmeyen, biz değil her zaman ben diyen ancak hatalarda sorumluluğu başkalarına ustaca atan yöneticilerden şirketlerimizi arındıracağız.
  • Eğer varsa, şirketlerimizde dedikodu kaynaklarını kurutacağız ve bunlara sebep olan çeteleşmeleri vakit kaybetmeden tasfiye edeceğiz.
  • Ürünlerimiz, hizmetlerimiz ne kadar özel ve şirketimizin marka değeri ne kadar büyük olursa olsun kusurlarımız ve açıklarımız olduğunu asla unutmayacağız. Büyük yapıların daha büyük şiddetle yıkıldığını aklımızdan çıkarmayacağız.
    Belki de en önemlisi şu ki sayın okurlar, para veya makam korkusu ile değil ahlaki değerlerle yöneteceğiz sorumlu olduğumuz işletmeleri. Bizlere kariyer, unvan ve para sağlayan işimizin emekli olduktan sonra bizler için utanılacak bir sayfa olmamasını esas alacağız. Öyle ya insanlık tarihi binlerce şirketin, binlerce patronun ve sayısız çalışanın ekmek kapısı olmuştur. Ancak bugün geçmişten günümüze baktığımızda sadece dürüst ve ilkeli kurum ve insanlar güzellikle yad edilir. 
    20 yılı aşan kariyerimde sizler gibi ben de sayısız ekonomik krize, pazar daralmalarına, sektör sahnesinden silinen şirketlere ve benden sonrası tufan diye övünen çok sayıda yöneticiye şahitlik ettim. Zaman içinde krizler bitti, pazar yeniden rahatladı ve giden şirketlerin yerine yenileri geldi. Ancak dürüstlükten ve ilkelerinden ayrılan hiçbir şirket veya yöneticinin iflah olduğuna tanık olmadım. Dolayısıyla bu toprakları kayıtsız şartsız vatan sevgisiyle bizlere emanet edenlere bir borcumuz varsa, koşulların bedeli ne olursa olsun bize düşen Atatürk gibi düşünmek ve bedelini dürüstçe ödemektir.
    Sadece sonbaharın değil, yağmurların, bereketin ve serinliğin başlangıcı olan Eylül ayının elektrik sektörümüze ferahlık getirmesini diler, gönderdiği mesajlarla yazılarıma teveccüh gösteren siz değerli Volt Gazetesi okurlarına saygılarımı sunarım.