224kablo
Köşe Yazıları

Anonim Şirket ve Limited Şirket Ortaklarının Pay Devrinin Vergilendirilmesi ve Kamu Borçları Karşısında Durumu

Giriş
Değerli okuyucular son günlerde sıkça karşılaştığımız sorular; “Anonim şirket mi yoksa limited şirket mi kuralım?” ile “limited şirketi, anonim şirkete çevirelim mi? sorusudur. Bu yazımızda bu sorulara cevap vererek anonim şirket ve limited şirketin avantajları/dezavantajlarından bahsedeceğiz.
Anonim şirket ile limited şirket kıyaslaması yapabilmek için hem 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu (TTK) hem de vergi kanunlarını iyi bilmekten geçiyor. Dolayısıyla anonim ile limited şirketlerin birbirine benzeyen ve birbirinden ayrılan özelliklerini bir bütün olarak ele almak birden fazla çalışmanın konusunu oluşturacak niteliktedir. Bu nedenle bu köşe yazımızda, limited şirketin nevi (tür) değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi durumunda şirketin gerçek kişi ortaklarının edinecekleri ortaklık paylarının vergilendirilmesi ele alınacak ve daha sonra limited şirket ile anonim şirket ortaklarının kamu borçlarından dolayı sorumluluklarından bahsedilecektir. 
Bir önceki köşe yazımızda limited şirketlerin, anonim şirkete dönüştürülmesi süreci ele alınmıştı. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından şirketlerde nevi değişikliğinin devir hükmünde olduğu, limited şirketlerin ilgili kanunun 19 ve 20’nci maddeleri kapsamında anonim şirkete dönüşmesi durumunda vergilendirilmeyeceği ifade edilmiştir. Bu noktadan hareketle limited şirket ortağı olan gerçek kişilere verilecek anonim şirkete ait payların satışından elde edilecek kazancın vergilendirilip vergilendirilmeyeceği önem taşımaktadır. 
1. Pay İle Pay Senetlerinin Devrinden Doğan Kazancın Vergilendirilmesi Hususu
Anonim Şirket ve Limited Şirket paylarının devrinden doğan kazançlar, Gelir Vergisi Kanununda değer artış kazancı kapsamında değerlendirilir.
Pay devrinden doğan değer artışına ilişkin kazancın vergilendirilmesi noktasında her iki şirket türü arasında bazı farklılıklar söz konusudur.
Örneğin, Ahmet amcanın bir limited şirketin ortaklık payını elinde bulundurduğunu ve bu ortaklık payını 10 sene sonra elden çıkardığını düşünelim. Bu durumda Ahmet amcanı, limited şirkete ait ortaklık payını devir etmesi nedeniyle elde ettiği kazanç, Gelir Vergisi Kanunu’nun 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (4) nolu bendine göre değer artış kazancıdır. Bu durumda Ahmet amca, 2018 yılı için 12.000,00-TL’yi aşan kazancı için gelir vergisi beyannamesi vermek zorundadır. Ahmet amcanın, limited şirkete ait ortaklık payının ne kadar sürede elinde bulundurduğunun bir önemi yoktur.
Buna karşın Ahmet amcanın limited şirketini kurumlar vergisi kanununda belirtilen şartlar kapsamında anonim şirkete dönüştürdüğünü ve anonim şirkette edindiği ortaklık payına ilişkin pay senetleri (hisse senedi) bastırılıp kendisine verildiğini düşünelim. Anonim şirkete ait pay senetlerinin bastırılıp Ahmet amcaya verilmesi ve Ahmet amcanın pay senetlerinin kendisine verildiği tarihten itibaren 2 yıldan fazla süreyle elinde tutup satması durumunda, bu satıştan elde edeceği kazanç vergilendirilmeyecektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere limited şirkete ait ortaklık paylarının ne kadar sürede elde tuttuğunun bir önemi olmayıp, bu ortaklık payını devir ettiğinde, elde edilen kazancın vergilendirilmesi gerekmektedir.
Ancak anonim şirket yönetim kurulunun ortaklık paylarına ilişkin pay senetlerini bastırıp ortaklara vermesi ve söz konusu pay senetlerinin ortaklar tarafından 2 yıldan fazla süreyle elde tutup devretmesi halinde elde edilen kazanç vergilendirilmeyecektir.
2 Kamu Borçları Karşısında Anonim Şirket ve Limited Şirket Ortaklarının Sorumlulukları 
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre limited şirket ortakları ile anonim şirket ortakları, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle sorumludurlar. Taahhüt edilen sermayenin ortaklar tarafından ödenmiş olması durumunda, ortakların şirketin borçlarından dolayı hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak kamu alacakları bakımında durum böyle değildir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35 inci maddesi ile limited şirketlerden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından, limited şirket ortakları sermaye payları oranında sorumlu tutulmuştur.
Anonim şirket ortakları açısından ise durum farklıdır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda böyle bir düzenleme yoktur. Dolasıyla anonim şirkette tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından, anonim şirket ortakları sorumlu değillerdir. Yalnız anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesi olan ortaklar kamu alacaklarından sorumludurlar. Yönetim kurulunun yönetim ve temsil yetkisini yönetim kurulu üyelerinin bazılarına veya müdürlere devir edilmiş olması durumunda ise bu üyeler ile müdürler kamu alacaklarından sorumludurlar.
3. Sonuç 
Yukarıda anlattığımız bu iki hususa ilişkin değerlendirmemizde görüleceği üzere anonim şirket kurmanın vergi kanunları yönünden ve mükellefler açısından daha avantajlı olduğudur. Ancak bizim düşüncemiz, anonim şirkete ve limited şirkete ilişkin bütün hususların, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Kanunlarına göre sadece bir iki başlıkta değerlendirilmeyip, bir bütün olarak değerlendirdikten sonra birinin diğerine göre daha avantajlı olup olmaması, tamamen koşullara ve mükelleflerin beklentilerine göre değişebileceğidir.