224kablo
Köşe Yazıları

Ahlak; vicdanlı olmak!

Ahlak deyince ne anlarız, nedir ahlak? Türk Dil Kurumu sayfasına baktığımızda ahlakın tanımı, “Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları” diye okuruz.

Günün anlam ve önemine binaen ahlak sözcüğünü açmaya çalışalım. Hepimizin malumu olduğu üzere televizyonları açtığımızda gördüklerimiz karşında dehşete düşeriz. Örneklendirecek olursak;

Ağrıda kaçırılan Leyla açlıktan ölmüş. Leylanın ölümüyle alakalı 3 savcı görevlendirildi.

Diyarbakır’da kayıp 14 yaşındaki Yusuf Yılmaz, Siirt’te ise 15 yaşındaki Salih Oral aranıyor.

22 Haziran’da kaybolan Eylül’ün cesedi Yüzük başı Mahallesi yakınlarında bir elektrik direğinin dibinde gömülü olarak bulundu.

Bu ve buna benzer bir sürü haberle her gün dehşeti tekrar tekrar yaşarız. Büyüklerimizden duyarız biz ne ara böyle olduk. Evet can alıcı soru bu. Türk toplumu olarak biz hangi ara bu hale geldik?

Birkaç münferit olay tabi ki toplumumuzun çoğunluğunu yansıtmayacaktır. Ahlaki kurallarımızın çok katı olduğu toplumumuzda birkaç münferit olayın çıkması bile son derece üzücüdür. Toplumumuzu ve özellikle çocuklarımızı derinden yaralamaktadır. Çocuklarımızın bu tip haberlere çok sık maruz kalması geleceğimiz açısından endişe vericidir. Önleyici tedbirlerin artırılması ülkemizin geleceği için şarttır ve elzemdir.

Ahlakın tanımına tekrar dönecek olursak, bizlerin uymak zorunda olduğumuz ahlak nedir ve davranış biçimleri ne olmalıdır? Bana sorarsanız ahlakın temel noktası ve birinci olmaz koşulu vicdanlı olmaktır. Temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur. Vicdan kendi kendimizi yargılayıp gereğinde ceza veren bir hüküm merkezidir. Vicdanımız hassas bir terazidir. İyiyi kötüyü burada tartarız. İşin bizi ilgilendiren kısmına gelelim; ticari ahlakımız. Şimdi yukarıdaki soruyu tekrar soralım, “Biz ne ara bu hale geldik?” Gelin ticari hayatımızdan örneklerle ahlakın geldiği noktayı birlikte ele alalım.

Pazarda hayatta ilk defa karşılaştığınız bir esnafa “Bu kaça?” dediğinizde, “Sana 5 tl’ye olur” diyor. Nasıl yani, niye bana, başkasına değil mi?

Başka bir klasik; “Fiş veririm tabi de yazar kasa arızalı, bir ara uğrar alırsınız.”

Bu bana biraz küçük geldi dersiniz, aldığınız cevap aynen şudur: “Giydikçe açılır.”

Biraz büyük geldi dersiniz, “Yok yok giydikçe çeker toparlar kendini. Bu mal artık üretilmiyor başka bir yerde bulamazsınız.”

“Her rengin altına giden bir ürün seçtiniz, yani alın demiyorum ama bu size çok yakıştı. Az önce son parçayı sattım. Bir sorun çıkarsa getir ben hep buradayım ablacığım.”

“Bunun bir kolu kısa”; dersiniz. “Bunun modeli bu abiciğim.” Der.

Kapatıyoruz, zararına satışlar yalanları. Patron yok tatilde haftaya gel palavraları. Çekim kalmamış geldiğinde keseriz. Sözüm senet benim. Vadeyi uzatmak için türlü türlü yalanlar. Yarın hallederiz deyip hiç gelmeyen yarınlar. Telefonumu evde unuttum yalanları. Sürüm sürüm süründürmeler. Daha neler neler. Yalan ticari hayatımızı sarıp sarmalamış. Ticaretimizi çürümenin eşiğine getirmiş. Vicdanlarımızı yerle bir etmiş. Ahlaki değerlerimiz unutulmuş ve yok sayılmış. Vicdani değerlerin eksikliği toplumun tüm katmanlarında yozlaşmaya ve hayatın her aşamasında kırılmalara yol açmaktadır. Ve bu kırılmalar çocuklarımızın aydınlık geleceğini karartmakta, yarınlara olan ümidimizi yok etmektedir.

 

Hiç mi görmedik acıdığı sokak hayvanlarını besleyenleri.

Balkonun bir köşesinde her sabah bulgur serpen teyzeyi.

Hiç mi görmedik yoksul bir yetimi giydireni.

Toplum yararına çalışanları.

Hiç mi görmedik hakkından fazlasını iade edenleri. Alnının teriyle işinin hakkını verenleri.

Hiç mi görmedik Allah aşkına, bulduğu para dolu cüzdanın sahibini arayanları.

İşçisinin hakkını tam verenleri, borcunu baş tacı yapıp vadesinde ödeyenleri. Nasıl yozlaşmışız, manevi değerlerimiz nasılda erozyona uğramış farkında değiliz. Biz artık eski biz değiliz. Yeni nesle nasıl bir manevi değerler yapısını bırakacağız. Vicdanı olmayan bir gençlik kuşağından ne bekleyeceğiz. Biraz kendimizi ıslah etmeliyiz.

Yalanla bozulan insanımız vicdan muhakemesini de yitirdi. Bu ülkede esnaf şimdi camına kartopu geldi diye bıçakla adam öldürüyor. Gencecik çocukları tekme tokat dövüyor.

Başkasının yerine utandınız mı der hiç şair ve devam eder. Utanmışsınızdır, insan olan utanır çünkü.

Ve son olarak.

Ahlaklı ve dürüst olmak hesaplı olmaktan iyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da ahlak daha önemli işe yarar; insanı insan yapar.