Geçtiğimiz ay boyunca ülkemize gurur vesilesi olan Voleybol Kadın milli takımımızın başarısını alkışlamak ve öncelikle siz değerli Volt Gazetesi okuyucuları ile mutluluğumu paylaşmak istiyorum.
Maçlar süresince takip ettiğim bir istatistik ise özellikle bu başarının mimarlarından Melissa Vargas’ın İsveç maçında servis atarken kırdığı hız rekoruydu. Melissa topa 112 km/saat hızla vurarak bu alandaki rekorun yeni sahibi oldu. Türkiye’mizi şampiyonluğa götüren bu vuruşlar elbette çok değerli ancak bize gündelik yaşamdan önemli bir konuyu hatırlattı.
Ne kadar hızlı olursak ve yaptığımız işlerde bürokratik hantallığı ne ölçüde aşabilirsek başarıya ve hatta Dünya’da zirveye çıkmaya o kadar yaklaşacağız.
Bu durumun tersini ne yazık ki biz sanayicilerin kamu kurumlarında karşılaştığı süreçlerde sıklıkla yaşıyoruz.
Kredi kullanımı esnasında sayfalarca evrak ve imzalı kağıtlar mı dersiniz, vize almak için gerek sanayicilerin gerekse sade vatandaşların aylarca beklemesini mi dert edersiniz veya son dönemin önemli sıkıntılarından yurt dışından gelen ihracat para transferi işlemlerinin prosedür kaynaklı en az 2 veya 3 günde banka havuz hesaplarından şirket hesaplarına aktarılamaması mı dersiniz siz karar verin.
Kaldı ki havalimanında e-pasaport sistemi ile sadece 1 dakika içinde geçiş yapabilmeyi başardıysak, bunu tüm süreçlere yaymak için zaman kaybetmeyelim düşüncesindeyim.
Bu konuda yakın zamanda okuduğum keyifli bir anektod sizlerin de yüzünde tebessüm oluşturacaktır.
Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş:
- "İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış.
O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat: "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış.
Köylü: "Geçmiş olsun" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez: "Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış..
Köylü: "Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur"
Bürokrat: "Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "Ben Hazi-ne'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka.
Mal müdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
Bürokrat: "Yahu... Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."
Köylü gülmüş: "Ben ölmezsin demiyorum ki...
Bizim devletle bir işimiz olsa, siz de bu yolları önermiyor musunuz?
Biz de oradan oraya gide gide ölüyoruz adeta...
Sen de ölsen, mevzuata uygun ölmüş olursun!..
Değerli Volt Gazetesi okurları bu keyifli anektoddan da anlıyoruz ki hayatta hiç bir şekilde geri dönüşü olmayan tek olgu zamandır.
Çeşitli nedenlerle endüstriyel alanda geride kaldığımız batı standartları için dijitalleşme ve sürdürülebilir iş modellerini hızla benimseyerek verimli bir özel sektör-kamu ilişkisini hayata geçirmemiz son derece önemlidir.
Melissa Vargas’ın servislerindeki yüksek süratinin verdiği ilhamla, kamu yönetimimizin bu alanda atacağı adımların sanayiden, tarıma ülkemizi her alanda şampiyon yapacağına yürekten inanıyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, 100. yılda hayal ettiği bu ülkenin dünden daha hızlı hareketle muasır medeniyetler ligindeki yerine bu ülke hazır, biz sanayiciler ise çoktan hazırız.
Sizleri saygıyla selamlıyor, birlikte değer kattığımız ülkemizin doğum gününü sizlerle kutlamaktan onur duyuyorum.