224kablo
Köşe Yazıları

'SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK' SÜSLÜ SÖZLERDEN İBARET DEĞİLDİR

Son yıllarda çok uluslu şirketlerden, kabuk değişimi amaçlayan potansiyelli yerel işletmelere kadar içselleştirilmeye başlayan sihirli bir sözcük var, sürdürülebilirlik. Dilimizde kulağa oldukça ahenkli gelen bu akustik sözcük aslında temel anlamda, gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçların optimum seviyede karşılanması anlamına geliyor. Temelde ekonomik, çevresel, teknolojik ve kültürel anlamlarda hayata geçen bu kavram, günümüzde batılı şirketlerin dünya ekonomilerine sunduğu bir yönelim olarak ülkemizde de büyük ölçüde sahiplenildi. 

Bu bağlamda süslü anlatımlardan arındırılmış basit bir yaklaşımla bu sihirli sözcüğe özetle kalıcı olmak yakıştırmasını yapmamızda bir sakınca yok. Dolayısıyla bir şirketin kalıcı olması, sunduğu hizmetlerin / sattığı ürünlerin başarısı ve şirket organizasyonun istikrarı için tarihten günümüze yanlış yolları izleyen örneklerden uzak durarak doğruya ulaşabileceği kanısındayım. Peki bu yanlış yolları izleyerek güç kaybeden hatta yok olan kurumlar nerede hata yaptılar, haydi gelin birlikte göz atalım.

Müşteri ilişkileri yönetimi kaosları: Geçmişte birçok şirket bir anlamda ego kaynaklı özgüvenle müşterilerini ihmal etmeye veya müşteriden gelen talepleri doğru yönetememeye başladı. Özellikle tekel durumuna yakın veya ürünleri pazarda etkin seviyedeki şirketlerde görülen bu sorun özetle '' biri gider, biri gelir'' anlayışının yansımasıdır ki, dünyaca ünlü teknoloji şirketi Yahoo'nun zirveye giderken elde ettiği başarılardan çöküşe giden yol hikayesi bu maddeye muazzam bir örnektir.

Büyüme aşamasında plansızlık nedeniyle çöküşler:  Büyüme her şirket için önemli bir vizyon ve gerçekten havalı bir sözcük. Ancak büyüme aşaması yatırımlar eksenli ve görece yüksek maliyetli bir süreç olduğundan mevcut bakış açısının gözden geçirilmesi ve hırs / aşırı özgüven / iç körlük sorunlarına dikkat etmek gerekiyor. Yani 40 yıldır doğru olan bir yaklaşımın bugün yanlış olabileceği tezi üzerinden büyüme aşamasında mutlaka yeni bir planlama yapılması gerekiyor. Örneğin ürününüz için televizyon reklamı verdiniz ancak müşteri ürünü satın alacak nokta bulamıyor. İşte bu plansızlık nedeniyle çöküşün basit bir tanımıdır.

Değişime uyum sağlayamama nedenli krizler: Bu sorun genelde "Biz zaten çok iyiyiz" bakış açısından kaynaklanır. Diğer yandan tıpkı bireyler gibi şirketler için de konfor alanı dışına çıkmak ve değişime direnmek doğal bir reflekstir. Ancak bu maddede lider kavramı ön plana çıkabilir. Değişimi yöneten lider, güçlü ve tutarlı bir duruş sergileme yetisinden uzak ise, tıpkı bir zamanların telekomünikasyon devi Nokia'nın hazin hikayesi bu hataya düşen şirketler için beklenen bir sondur.

Demem o ki değerli okurlar, kalıcı olabilmek yapısal değişimler kadar bu değişimlerin kurumların DNA'sına işlenmesiyle mümkündür. Yani biz değiştik diyerek değişmenin mümkün olmayacağı gibi, değişimi içselleştirmeden ilerlemek de kalıcı bir çözüm sağlamayacaktır. Bu durum Dünya ile rekabet halinde olan Türk şirketleri için de oldukça önemli, zira ülkemizde birçok şirket başlıkta ifade ettiğim gibi ya kavramsal karmaşa içinde sürdürülebilirliğin işlevselliğinin farkında olmadan kör bir şekilde ilerliyor, ya da yukarıdaki 3 sorundan biri nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla bu tip şirketler dış pazarlarda rekabet edemediği gibi daralan iç pazar süreçlerinde risklerini bir kat daha fazla arttırmış oluyorlar.

Hepimizin yepyeni beklentilerle girdiği yeni yılın ülkemiz için ekonomik olarak zorlu periyoda işaret ettiği gerçeği önümüzdeyken, sektörümüzün yaşanacak dalgalanmaları aşacak güçlü ancak sakin kaptanlar ve dirençli mürettebatlara her zamankinden fazla gereksinimi olacaktır. Çünkü tarih boyunca, ''Zor zamanlar güçlü insanlar yaratmış, güçlü insanlar iyi zamanlar getirmiş, İyi zamanlar zayıf insanlar getirdiğinde ise o zayıf insanlar zor zamanlar getirmiş. ''

Ülkemizin daima iyi zamanlarında bir arada olmak dileğiyle siz değerli Volt okurlarına sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir 2024 yılı dilerim.