224kablo
Köşe Yazıları

HER ŞEYİ ÖĞRENDİĞİN KADAR BİLİRSİN / Muhammed Şahin

 

                                           

 

                                                    HER ŞEYİ ÖĞRENDİĞİN KADAR BİLİRSİN

Biraz canım sıkıldığında, bazen de ümitsizliğe düştüğümde okuduğum yazılardan iki tanesini sizinle paylaşmak isterim. Aşağıdaki satırlar içimizi ısıtacak, enerjimizi artıracak belki birazda bizi motive edecek.

“Etrafında herkes şaşkına dönmüş, yollarını şaşırmış ve bundan seni mesul tutarken sen kendi tuttuğun yoldan ayrılmaz ve başını dik tutabilirsen,

Eğer beklemeyi bilir ve beklemekten yorulmazsan,

Başkaları seni aldatırken sen yalanla iş görmezsen veya onlar senden nefret ederken sen nefret etmeye yanaşmazsan ve bütün bunlara rağmen fazlasıyla iyi görünmez ve fazlasıyla hakimane konuşmazsan,

Rüya görebilirsen, fakat rüyalarının kölesi olmazsan,

Düşünebilir fakat düşüncelerini hayatının esas gayesi yapmazsan,

Eğer zafer ve yenilgiyle karşılaşabilir ve bu iki boş şeye karşı aynı şekilde kayıtsızca hareket edebilirsen,

Söylediğin hakikatlerin reziller tarafından akılsızları aldatmak için değiştirilerek kullanıldığını işitmeye tahammül edebilirsen,

Veya yapmak için bütün hayatını verdiğin şeylerin bir an içinde yıkıldığını görür de tekrar eğilir, yorgun vücudun ve yıpranmış aletlerinle onları yeniden yapabilirsen,

Eğer kalbin, sinirlerin ve kasların bitmiş, içinde sadece dayan diyen iradenden başka bir şey kalmamışsa ve sen onları tekrar çalıştırabilirsen,

Krallarla gezer sağduyunu elden bırakmazsan,

Herkesle konuşabilir, fakat faziletini muhafaza edebilirsen,

Ne düşmanların ne de dostların seni incitebilirse,

Herkes sana güvenebilirse, fakat bu güvende sınırsız olmazsa,

Eğer sen ömrünün her saatine 60 dakikalık değer verebilmişsen,

İşte o zaman içindekilerle beraber bütün dünya senin olur, hatta bundan da üstünü, sen bir insan olursun…”                                                                                                           Rudyard Kippling

 

Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.

Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.

Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.

Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.

Gülebildiğin kadar mutlusun, Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın, Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.

 

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin...                                                                 Can Yücel

 

 

 

 Son söz…

 

“İnsan görecektir ki, eşyaya ve başka insanlara karşı düşüncelerini değiştirdikçe eşyalar ve başka insanlar da kendisine karşı hallerini değiştirirler. Geleceğimize şekil veren güç, kendi içimizdedir kendi benliğimizdedir.

 

Sağlıkla ve neşeyle kalın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                           

 

                                                    HER ŞEYİ ÖĞRENDİĞİN KADAR BİLİRSİN

Biraz canım sıkıldığında, bazen de ümitsizliğe düştüğümde okuduğum yazılardan iki tanesini sizinle paylaşmak isterim. Aşağıdaki satırlar içimizi ısıtacak, enerjimizi artıracak belki birazda bizi motive edecek.

“Etrafında herkes şaşkına dönmüş, yollarını şaşırmış ve bundan seni mesul tutarken sen kendi tuttuğun yoldan ayrılmaz ve başını dik tutabilirsen,

Eğer beklemeyi bilir ve beklemekten yorulmazsan,

Başkaları seni aldatırken sen yalanla iş görmezsen veya onlar senden nefret ederken sen nefret etmeye yanaşmazsan ve bütün bunlara rağmen fazlasıyla iyi görünmez ve fazlasıyla hakimane konuşmazsan,

Rüya görebilirsen, fakat rüyalarının kölesi olmazsan,

Düşünebilir fakat düşüncelerini hayatının esas gayesi yapmazsan,

Eğer zafer ve yenilgiyle karşılaşabilir ve bu iki boş şeye karşı aynı şekilde kayıtsızca hareket edebilirsen,

Söylediğin hakikatlerin reziller tarafından akılsızları aldatmak için değiştirilerek kullanıldığını işitmeye tahammül edebilirsen,

Veya yapmak için bütün hayatını verdiğin şeylerin bir an içinde yıkıldığını görür de tekrar eğilir, yorgun vücudun ve yıpranmış aletlerinle onları yeniden yapabilirsen,

Eğer kalbin, sinirlerin ve kasların bitmiş, içinde sadece dayan diyen iradenden başka bir şey kalmamışsa ve sen onları tekrar çalıştırabilirsen,

Krallarla gezer sağduyunu elden bırakmazsan,

Herkesle konuşabilir, fakat faziletini muhafaza edebilirsen,

Ne düşmanların ne de dostların seni incitebilirse,

Herkes sana güvenebilirse, fakat bu güvende sınırsız olmazsa,

Eğer sen ömrünün her saatine 60 dakikalık değer verebilmişsen,

İşte o zaman içindekilerle beraber bütün dünya senin olur, hatta bundan da üstünü, sen bir insan olursun…”                                                                                                           Rudyard Kippling

 

Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.

Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.

Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.

Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.

Gülebildiğin kadar mutlusun, Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın, Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın, Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.

 

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin...                                                                 Can Yücel

 

 

 

 Son söz…

 

“İnsan görecektir ki, eşyaya ve başka insanlara karşı düşüncelerini değiştirdikçe eşyalar ve başka insanlar da kendisine karşı hallerini değiştirirler. Geleceğimize şekil veren güç, kendi içimizdedir kendi benliğimizdedir.

 

Sağlıkla ve neşeyle kalın.