224kablo
Röportajlar

Enerji sektöründe verimli projeleri ve ilkeleriyle büyüyen marka Yalçın Elektrik

Bursa sevdalısı, aydın bir iş insanı. Tüm iş yoğunluğuna karşın, özellikle eğitimi ve gençleri hedefleyen pek çok sosyal sorumluluk projesinin kimi zaman neferi, kimi zaman da destekçisi. 26 yılda ülke genelinde yüzlerce elektrik taahhüt & projesini yöneten Yalçın Elektrik’in yönetim kurulu başkanı. Hayata farklı bir açıdan bakıyor ve uyarıyor: Enerji en kıymetli varlığımız, nereye harcadığınız, nasıl harcadığınız, en önemlisi; bu harcama karşılığında ne oluşturduğunuz, hayatın akışını belirliyor. Bu yüzden güzel bir dünya, keyifli bir hayat için verimli yaşamalıyız! İşte Ceyhun Yalçın söyleşinden aklımızda kalanlar. 

Sayın Yalçın, somut rakama dayalı bir analiz sorusu ile başlayalım, Bursa nasıl büyüdü? 
Olağanüstü bir hızla gelişti. Sanayi tarafı haliyle buna bağlı biçimde yükselen popülasyon, konut ve yerleşim alanları da keza olağanüstü bir büyüme sergiledi. Ben teknik bir insanım, rakamlara dökmek gerekirse; Bursa’da faturalandırılan elektrik tüketimi yaklaşık 12,5 milyon MWh. Yıllar bazında baktığımızda; 20 yıl önce bu tüketim rakamı karşımıza yaklaşık 6-6,5 milyon MWh olarak çıkıyor. Buradan hareketle; enerji tüketimi çok somut bir büyüme göstergesi, kent ortalama yüzde 100 büyümüş. Yine rakamlarla devam edelim, Bursa, Türkiye’de tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 5.5’ni tüketiyor. Muazzam değil mi, 82 milyonluk ülkede Bursa’yı yaklaşık 3 milyon kabul edersek, bu da ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 3.6’sına denk düşer, Türkiye ortalamasının üstünde tüketiyor. Bu veri bize bir şeyi daha gösteriyor; Bursa’nın sanayi tüketimi de oldukça fazla ve büyümüş.

Sanayi tüketimindeki pay ne kadar?
Burada da dikkat çekici bir veriyi paylaşmak isterim. Toplam tüketimde İstanbul, İzmir ve Ankara Bursa’nın üzerinde. Fakat sanayi ve ticarethane tüketimindeki payı ile Bursa, İstanbul’un biraz altında gibi görünse de, sanayi tüketimi payı yaklaşık yüzde 43 gibi, sadece bu veri bile Bursa’nın sanayide enerjiyi çok daha verimli kullandığını, çok daha yüksek potansiyelle değere dönüştürdüğünü gösteriyor. Salt bu rakamlardan hareket edersek Bursa sahip olduğu dinamiklerle 2.’lik kürsüsüne aday. Tabii biz kent olarak bunu istiyor muyuz, büyümeden beklentimiz ne? Sürdürülebilir yaşam, müreffeh kent hayatı için Bursa’yı nitelikle mi, nicelikle mi büyüteceğiz, buna bakmamız gerekiyor.
Şu anda kentte fark edilir bir tıkanma var. Modern bir dünya kenti olabilmek adına çevreyi de iyi korumamız, verimliliğe biraz daha odaklanmamız gerekiyor. Bakın bir ilginç veri daha; Bursa’da kurulu santrallerin ortalama üretim değeri 7 bin 374 bin GWh. 20 yıl geriye gittiğinizde bu rakam çok düşük seviyelerdeydi. Bu haliyle Bursa kentte tükettiğinin yüzde 47’sini yine Bursa’da üretiyor.

Bursa’nın büyümesine çok farklı bir vizyondan baktınız. Verimlilikten kastınız nedir?
Enerji kaynaklarında dışa bağımlı ülkelerin pek çoğunda olduğu gibi bizim de temel sorunumuz. Birincisi maliyeti dünya piyasalarına entegre, ikincisi kaynaklar stratejik anlamda risk oluşturabiliyor. En olumsuz olanı da bu maliyet dengesi içinde, sanayinin rekabet gücünü yükseltecek enerji fiyatları oluşturabilmek, arzı buna göre yapılandırmak zor. Bu yüzden enerji kullanımında verimliliği olabildiğince gözden geçirmemiz, iyileştirme değil, ciddi bir dönüşüm ve bu yönde entegrasyon yapmamız gerekiyor. Tüm imalat gruplarında enerji maliyetini yüzde 3 ila 15 arasında düşürebilmemiz mümkün. Hatta işletmeler bazında, cihaz & parkur yatırımları eski nesil kimliği kazanmış tesislerde, enerji maliyetlerini yüzde 20-25’lere kadar da indirebiliriz. Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu ihracat kapasitesi artışı için, rekabet gücünü artırması, enerji verimliliğini çok radikal biçimde gözden geçirmesi gerekiyor.

Verimlilik bir politika veya kültür olarak mı anlaşılmalı, hatta yaşanmalı?
Temel mesele bu zaten. Birey olarak da enerjiyi nereye, nasıl, ne şekilde harcadığımız çok önemli. Temel bir fizik kanunu; enerjiyi doğru noktada dev kayalara uyguladığınızda, dağı taşı deliyorsunuz. Enerjiyi serbest salınıma bıraktığınızda boşluğa evrene gönderiyorsunuz. Tamam enerji kaybolmuyor ama boşa harcanıyor. Verimlilik bu yüzden bir kültür, bir yaşam politikası aynı zamanda. Hayatlarımız için de geçerli. Enerjiyi kullanış biçiminiz hayattaki mutluluğunuzu da belirliyor. Verimlilik bu yüzden çok hayati bir konu. Birçok da boyutu var.

Sayın Yalçın, RES ve GES peki bu söylediklerinizden hareketle bir çözüm değil mi Türkiye için?
Elbette, yenilenebilir enerji çok önemli bir enerji kazanım kaynağı. Son yıllarda mevzuat ve yönetmeliklerde yatırımların önünü açıcı çok önemli kararlar alındı. Lisanslarda da keza kolaylaştırıcı düzenlemelere gidildi. RES boyutuyla bakarsak ülkemizde kurulu 183 rüzgâr enerjisi santrali var, toplam kurulu gücü 7 bin 716 MW. Güneş enerjisi santrallerinde ise lisanslı ve lisansız geldiğimiz noktada kurulu güç; toplam 950 MW. Tüketim ve yıllık bazdaki artış göz önünde bulundurulursa, katedilmesi gereken yol çok fazla. Sanıyorum kimse de ihtiyaç duyduğumuz enerjinin tamamının RES ve GES kaynaklarıyla karşılanabileceğini düşünmüyordur. Bir başka konu; yatırım bedelleri, teknolojinin efektivitesi, kurulduğu bölgeye göre güneş ışığı yoğunluğu gibi birçok parametre belirleyici. Bu yönde atılan adımlar da ülkemiz açısından çok kıymetli. Daha da büyümeli, temel göstergeler büyümenin, yatırımların katlanarak çoğalacağını gösteriyor. Fakat özellikle GES’te yatırımlar için en doğru teknolojiyi kullanmamız lazım. Bir de yatırımların daha da kolaylaştırılması şart. Artı, konut bazında GES çok daha avantajlı kılınabilir. Bu yönde büyüme çok zayıf. Yapı yönetmeliklerinde bir düzenleme gerekli diye düşünüyorum. Hükümetimizin dünyada iyi yapılmış, sonuçları efektif, verimli örnekler seçip, model oluşturması da bence çok önemli.

Şirket hayatında 26 yılı geride bıraktınız, nasıldı, iz bırakanlar, unutamadıklarınız hedefleriniz neler?
Yalçın Elektrik’i güçlü ve 26 yılda sürekli büyüme trendinde kılan sanıyorum, geçmişin muhasebesini iyi yapıp, hep yüzümüzü geleceğe çevirmemiz. Çok kritik zamanlardan geçtik, zorlandığımız dönemler oldu, fakat 2020 bence tüm dünyada olduğu gibi bizde de unutulmaz bir yıl olarak iz bırakacak. Tabii şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, bu süreçte de çalışmaya, proje üretmeye devam ettik. Kontak kapatmadık. Bir yandan pandemi karşısında personelimizi koruma çabamız, öte yandan iş devamlılığını sağlama ekibimizi hayli yordu. Şunu da gördük, bunca zamanda çok sağlam, süreklilik arz eden bir iş yönetim kültürü oluşturmuşuz. Bir grup; kronik hastalıkları bulunan personeli uzaktan çalışma modeline geçirdik, diğer özellikle de sahada olan personelimizi ise; hem eğitimlerle, hem de koruma planlarıyla bugünlere taşıdık. Gerek salgın, gerekse salgın öncesi baş gösteren piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, yatırım planlarını ister istemez etkiledi. Fakat iş yapış biçimimizle, oluşturduğumuz kalite algısıyla özellikle de mühendislik standartlarımızla, bu süreci iyi yönetmeye özen gösteriyoruz. Sektörümüzde en çok mühendis, teknik personel istihdam eden elektrik proje ve taahhüt markasıyız. Şartlar ne olursa olsun, personel yapımızı da çok değiştirmiyor, ekip arkadaşlarımızı kolay kolay gözden çıkartmıyoruz. Şimdi gelecek 26 yıl için yeni bir vizyonumuz var.

Bundan sonra nasıl bir rota izleyeceksiniz?
Bursa’da ve Türkiye genelinde yüzlerce marka projeye imza attık. Mühendislik kabiliyetlerimizin yüksek olması sebebiyle hastane, alışveriş merkezi, okul, otel, üniversite kampüsü, ağır sanayi ve endüstri fabrikaları gibi birbirinden temel gereksinimleri yönüyle çok farklı projeyi yönetebiliyoruz. Birçok prestij projesine de imza attık. Şimdi yeni hedefimiz ulusal ölçekte, çok daha emin adımlarla büyüyen bir marka olmak. Şirket olarak bu dinamiğe, insan kaynaklarına, bilgiye, tecrübeye sahibiz. Daha büyük ölçekli projeler yönetme hedefimiz var. Bir diğer hedefimiz de enerji verimliliği ve dönüşümü konusunda, özellikle sanayi kuruluşlarına rehber, çözüm sunan öncü bir marka olmak.

Biraz daha detaylandırabilir misiniz, uzmanlaşmaya yeni bir boyut daha mı kazandıracaksınız?
Ülke genelinde global sanayi kuruluşlarının, otomotiv devlerinin projelerini yönetiyoruz. Servis, teknik bakım hizmetlerini sunuyoruz. Bu konuda ülkemizde ciddi bir boşluk var. Uçtan uca, bir tesisin fizibilitesini yapıp, doğrularını ve yanlışlarını raporlayıp, enerji tüketimi ve verimliliğinde, nasıl daha kârlı ve verimli işletmeler oluşturabiliriz, buraya odaklanmak istiyoruz. Bu alanda da jenerik marka olma iddiamız var. Hali hazırda yönettiğimiz onlarca projemiz bulunuyor. Bugünün gereksinimleriyle değil, geleceğin ihtiyaçlarına da uyumlu, sürdürülebilir projeler oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu ülkemiz adına da yüklendiğimiz bir sorumluluk. Bu kültürü işletmeler içinde oluşturmalı, daha da ileriye taşımalıyız. Bizi sektörümüzde ilkelerimizle tanırlar. Kalite rekabetine açık markayız. 

Grup şirketleriniz içinde çok öne çıkartmadığınız, fakat Türkiye markası olma yolunda ilerleyen Neser Pano da var. Orada hedefleriniz ne yönde?
Neser Pano, gerçekten de sektörümüzde tanımları, üretim modeli tamamen ihtiyaçlara göre oluşturulmuş bir marka. 360 derece çözüm felsefesiyle üretim yapıyor. Üretim parkurunda,
teknolojisinde iddialı yatırımlar ve yenilikler yaptık. Mesela, özel üretim kiosk panolar veya fabrikalarda çok kullanılan otomasyon panoları, özgün işletmeye özel tasarlanmış araçlardır. İşte Neser Pano, fleksıbl üretim kabiliyetiyle kompanzasyon panolarından şantiye ve güç panolarına, asansör panolarına kadar, sektörün ihtiyaç duyduğu özel pano üretimlerini yapıyor. Ülke genelinde de gururla görüyoruz, birçok projede tercih ediliyor. Kalite algısı bir Alman üretim anlayışından hiç farklı değil. Ar-Ge çalışmalarına iyi kaynak ayırıyoruz. Sektörümüzde önemli bir boşluktu, “elektrikçinin dostu, çözüm ortağı” şeklinde bir konumlandırmamız var. Maksimum kalite, ideal fiyatlama da Neser Pano’nun en büyük farklarından biri. 

Şirketi farklılaştırma, tercih edilme ve rekabet gücü noktasında, hep altını çizdiğiniz bir husus var. Eğitim, bunu daha geniş bir platforma taşımayı düşünüyor musunuz?
Sektörümüzün gerçekliği bu. 1 yıl önceki teknolojilerle, bugünün sistem ve donanım tercihleri farklı. Özellikle alçak gerilim ve orta gerilim hizmetlerinde süreç bambaşka bir noktaya evriliyor. Çağın hep önünde koşmalıyız. Yıl bazında baktığımızda şirket olarak en çok eğitim programı düzenleyen markalardan biriyiz. Pandemi koşullarında bazı programları ötelemek zorunda kaldık. Bazı programları da uzaktan eğitime dönüştürdük. Eğitimde, gelişimden vazgeçmedik. IT teknolojilerine uyumlu iletişim altyapıları, güvenlik veya otomasyon sistemlerinde, bugün bildiklerimizi birkaç yıl içinde baştan sona değiştireceğiz. Akıllı teknolojiler inanılmaz bir hızla büyüyor. Bu hem işletmeler hem de konutlar için geçerli. Hep formda kalacağız. Biz bu arada sektörümüz için de İK niteliğini yükselten bir markayız. Bir dönem bizimle çalışmış, süreçlerin önemli bir bölümünü şirketimizde öğrenmiş, şimdilerde farklı şirketlerde görev yapan pek çok teknik personel var.

Sosyal sorumluluk projeleri ve STK’larda da çok aktifsiniz, toplum yararına birçok projede varsınız. Pandemiye rağmen var mı değişiklik?
Tüm bunlar ortak akılla, güç birliğiyle yapılan çalışmalar. Pandemi toplantıları, sinerji oluşumlarını etkiledi. Tophane Rotary’deki dönem başkanlığını tamamladım. Bu da bir bayrak yarışı. Toplum yararına spor ve genç nüfus merkezli güzel çalışmalar yaptık. İşin sırrı ortak akılla güç birliği yapmakta. Gençlere ve eğitime dönük, pozitif ayrımcılık yapan her projede oluruz. Demokratik, akılcı, bilimin ve eğitimin gücüne inanan, Atatürk’ün çizdiği yolda medeniyet için, ülkemizin yükselişi için, güçlenmesi için elini taşın altına koyacak, zeki ve çalışkan gençlere ihtiyacımız var. Bunun da yolu okumaktan geçiyor. Mesela pandemi sürecinde çok sevgili ağabeyim, fikirlerinden ilham aldığımız, öncü iş insanı Yalçın Aras’ın eseri Geleceğe Mektuplar adlı kitabı tüm personelimize armağan ettik. Hem motivasyon olsun, hem de bu sıkıntılı zaman, zorlukları, engelleri aşmış insanların gözünden onların anlattıklarıyla, daha keyifli geçsin istedik. Biz şirket olarak, ülkemize değer katacak her projede oluruz.

Bursa sizce nasıl büyümeli?
Verimli büyümeli, katma değeri yükselterek, çevreyi, kaynakları koruyarak büyümeli. Bence tek kriter de bu olmalı. Bursa’nın stratejik değeri her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Bu yüzden sağlıklı yaşamı, sürdürülebilir hayatı koruyan, gelecek nesillere de yaşatan bir kente ihtiyacımız var. Bursa bence bir mücevher, bizim de sevdamız!