224kablo
Röportajlar

EKSİS ELEKTRİK’İN PAROLASI: DOĞRULUK

EKSİS ELEKTRİK’İN PAROLASI: DOĞRULUK

Elektrik aydınlatma sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren Eksis Elektrik’in kurucularından İsmail Ekşioğlu, Volt Gazetesi’ne verdiği röportajda firmasının tarihçesi ve sektör hakkında değerlendirmelerde bulundu.

1- İsmail Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben İsmail Ekşioğlu. 47 yaşındayım ve 22 yıldır ticaretle uğraşıyorum.

2- Elektrik sektörüne nasıl adım attınız? Bunu biraz açabilir miyiz?
Sektöre adım atışımız tamamen tesadüf oldu. Üniversitede abim ve ben fizik okuduk.  O zamanlar abim yurtdışındaydı ben de Kayseri’de üniversite okuyordum. Bir aile dostumuz ile ortak olarak başladık. Elbette çalkantılı dönemlerimiz de oldu. Yaklaşık 11 yıldır aydınlatma sektöründe piyasa şartları gereği aydınlatma üzerinden toptan perakende satış yapıyoruz.

3- İlk bu firmaya mı ortak oldunuz?
Hayır. 4 yıl başka bir taahhüt firmasıyla ortaklık yaptık.  İşi de pek bilmiyorduk. İşi bu şekilde öğrenmek bize biraz maliyetli oldu. 4 yıl sonra da 2002 yılında İstanbul’da Eksis Elektrik Aydınlatma Limited Şirketimizi ağabeyim ile beraber kurduk.

4- Firmanızdan bahseder misiniz? Eksis Elektrik ismi nereden geliyor?
‘Ekşioğlu’ ile ilgili bir isim alabilmek zor çünkü çok kullanılan bir soyadı. Biz de kısaltma yaptık. Ekşioğlu’nun Ek’i ile Sistem Mühendislik isimlerini birleştirerek bu ismi türettik. Ekşioğlu Sistem Mühendislik olarak, ağabeyimin ismi Süleyman ve benim ismim İsmail’i kısalttık.

Kız kardeşim inşaat mühendisi. Şirkette mühendislik kısmını koruyabilmek için bize destek veriyordu ancak daha sonra memuriyete geçtiği için ayrıldı. Bahsettiğim gibi 2002 yılında İstanbul’da şirketi kurduk. 2 yıl boyunca şirket merkezimiz İstanbul oldu. 2005’te şu anda bulunduğumuz bu dükkânı devren aldık. O zamandan beri de Bursa Gazcılar Caddesi’nde hizmet vermekteyiz.

5- Firmanızın sektörlere dönük faaliyetleri, hizmetleri nelerdir?
Hizmetimize ilk olarak orta ve alçak gerilimde her türlü inşaat ve tesisat malzemesi olmak üzere toptan ve perakende satış olarak başladık. 2011 yılından sonra da aydınlatma üzerine yoğunlaşarak bunu ön plana çıkardık.

6- Hangi bölgelere hizmet veriyorsunuz?
Bursa, Balıkesir ve İzmir’e toptan satış yaparak 22 ilçeye hizmet veriyorduk. Piyasa şartları gereği o bölgelerden çekildik. 7-8 tane müşterimiz kaldı. Şu anda ise toptancılığı ikinci plana bırakıp diğer elektrik malzeme satışlarında birinci kalemimizi aydınlatma olarak yaptık.

7- Şu an halen devam eden pandemi sürecinde ne tür sorunlar yaşıyorsunuz ve nasıl çözümler ürettiniz?
Yasaklarda zaten sıkıntı yoktu. Yasak olmayan günlerde de personellerle mesai bölüşümü yaptık. Pandemi sürecinde toptan alma işlemlerimiz çok etkilendi, neredeyse %10’a kadar düştü. Perakende kısmında ise, insanların evlerinde kaldığı süreçte evindeki bazı şeylerin göz önünde olmasından dolayı anahtar priz ve spot lambalarımızın satışları gözle görülür bir oranda arttı. Pandemi sürecinde, bir önceki dönemde sattığımız kadar anahtar priz sattık ve evlerindeki tadilatları yaptık. Faizler düşünce de konut satışlarında bir patlama oldu. O zaman da insanların düşük faizlerle aldıkları evleri aydınlatma ve anahtar priz ihtiyaçlarını çözdük. Perakende anlamında çok fazla bir kaybımız olmadı.

8- Peki sizin pandemi döneminde aldığınız tedbirleriniz nelerdir?
Çok kredi kullanan bir insan değilim. O esnada devletin verdiği KGF Kredisi vardı. İhtiyacım olmadığı halde ne olacağını bilmediğim için aldım. Önümüzü göremediğimiz için hala dokunmadım. Ticaret karşılığı aldığım bir dairem vardı onu sattım.  Onun parası da kasada olunca pandemi sürecini çok rahat bir şekilde geçirdim. Hatta çalışanlarımız için kısa çalışma ödeneği bile almadık. Çalışanlar olarak 4 kişiyiz. Yarın öbür gün işsizlik sigortasından kesileceğini düşünerek kısa çalışma ödeneği almak istemedik. Tedbirli olmaya çalıştık, mesafeyi korumaya çalıştık, her para alışverişinden sonra muhakkak elimizi yıkadık, dezenfektan kullandık. Zor bir süreç ama biz kendi adımıza ekonomik yönden çok rahat geçirdik. Ama piyasa öyle değil. Çalışanlar, firma sahipleri, birçok insan sıkıntı yaşadı. Ben o konuda şanslı olanlardanım.

9- Sizce bu ekonomik sıkıntılar, piyasa ne zaman düzelir?
Ekonomi ile ilgili ben çok karamsarım. Biz sektör olarak bütün risklerimizi tek bir sepete koyduk. Yani bizim sistemimiz inşaat sektörüne bağlı. İnşaat sektörü iyiye gidiyorsa biz iyiyiz, değilse biz de kötüyüz. Anahtar priz satarak büyüdük ama aslında bizim kontaktör ve kompakt satarak sanayimizi büyütmemiz gerekirdi. İnşaatta da büyümek bir yere kadar. O anlamda çok iyimser değilim. İkinci dalga da gelirse önümüzü göremediğimi söyleyebilirim.

10- Bu süreçte herkes internete yöneldi. E-ticarette büyük hareketlenmeler oldu.  Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İleriye baktığımızda artık dijital çağdayız ve buna ayak uydurmalıyız. E-ticaret olmazsa olmaz aslında. Bu sebeple e-ticarete sıcak bakmayanlar, internet üzerinden satışa yönelmeyenler ayakta kalamayacak. Bizim AVM’lerimizin birçoğu tavuk kümesi gibi. Çocuklarımı bırakmayı hiç düşünmediğim için e-ticaret noktasında da bir şey düşünmedik. Mevcut sistemde öngörüme göre 7-8 yıl daha devam ettikten sonra emekli olurum.

11- Yeni şube de düşünmüyor musunuz?
Şube düşünüyorduk. Küçük Sanayi’de anlaştığımız bir dükkân vardı. Kaporasını vermiştik ancak anlaştığımız arkadaş cayınca ve o esnada bir de ortalık karışınca bir daha oraya tenezzül etmedik.

12- Gazcılar elektrikçilerin Bursa’daki ortak noktası ama insanlar sanayiye geçiyor. Bursa’da sektörün sanayi bölgelerine kaymasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gazcılar herkesin aklında olan bir lokasyon ama burada park sıkıntısı var. Bundan dolayı şehrin batı kısmındaki insanlar çok fazla gelmeyi tercih etmiyor. Onların da gidecekleri lokasyon Küçük Sanayi. Ticaret bölgesi orası ama perakende anlamında çok canlı değil. Binaların arasındaki yürüme yerleri çok planlı değil. Köy gibi kalmış. Plansız bir şekilde yapılmış. İnsanların rahat yürüyüş yapabileceği noktalar yok.  Oraya insanların nokta adres olarak gitmeleri lazım. İnternet yoluyla, mimarların çok rahat tercih ettiği veya tavsiye üzerine insanların arabasına binip gittiği yerler. Gazcılar tabiiki de eski havasında değil. Tamamen bitmek üzere. Bakarsanız avizeciye döndü. Biz avize işinde çok uğraşmadık.  ‘Evin avize aydınlatma ve elektrik ekipmanlarını karşılama’ diye sadece biz dedik. Caddede bu şekilde aydınlatma olmayan tek dükkân sattık. Avize zor bir iş. Büyük mekân istiyor. Eğer açmayı düşünseydim bu caddede değil İzmir Yolu üzerinde veya sanayinin içinde açmayı düşünürdüm.

13- Taahhüt ve perakende arasında sizce hangisi daha sirkülasyonlu?
4 yıl taahhüt işi yaptım. Ağzım da birçok sefer yandı bundan dolayı. 2002’de bıraktım. 16-17 kişi çalışıyorduk o zamanlar, kooperatifler çok revaçtaydı. Taahhüt işi güzel iş ama müteahhit varsa, büyük işlerde de müteahhit, bartır… uzun vadeli çeklerde elektrikçiye ve taşerona yüklenildiği için finansman gücü olanlar para kazanabiliyorlar ama olmayanlar büyüyemiyorlar. Zaten bunu son 10 yılda da gördük. Bursa sektöründe onlar da iyi para kazandılar fakat paranın büyük bir kısmını finansman gideri olarak harcamak zorunda kaldılar. Perakende uğraşması zor bir iş. Ama bizim perakendeden kastımız şu: Bir müşteri geliyor, dubleks villası var 25-30 bin lira arası alışveriş yapıp gidiyor. Biz buna perakende diyoruz. Caddede veya başka yerlerde perakende 1 tane ampul satmak değil. Müşteri geldiği zaman mimarı yoksa biz ön mimarlık hizmeti de veriyoruz. Mimar olmadığımız halde tecrübelerimizle olması gerekenleri aktarıyoruz, tavsiyelerde bulunuyoruz. Köken olarak da inşaattan geliyoruz. Babam da inşaat mühendisi olduğu için inşaatın içindeyiz. Mağaza ve ev aydınlatma noktasında gördüklerimizi değerlendirerek, ön mimarlık gibi ‘şurada şu ürünü uyguladığımızda güzel sonuç aldık. Siz de bunu uygulayabilir ve uygulatabilirsiniz’ diye fikir veriyoruz. Müşteri geldiğinde bazen 3-4 saat uğraştığımız oluyor. Eğer kafasında şablonu veya projesi yoksa yardımcı olmaya çalışıyoruz. Tecrübelerimiz de zaman içinde çoğaldı. Araştırmayı da seviyoruz. Bizim hedefimiz hep şu olmuştur: Doğruluk. Örnek vermek gerekirsek, müşteri ’20 tane spot lamba lazım’ dediğinde 12 adet gönderdiğim de oluyor, 20 tanenin fazla geleceğini söylüyorum. Ürün de tavsiye ettik. Bu anlamda ciro da kaybettim ama müşteriyi kazandım. O müşteri 5 yıl sonra yine geldi bana ve teşekkür edip gitti. Bizim için para kazanmak tabiiki de önemli. Ama açık söyleyeyim ben memur maaşıyla okudum, boşa giden paraya milli servet gözüyle bakarım. Bizde LED ürünler çıktıktan sonra kalite çok düştü, ona da çöpe gitmiş para gözüyle bakıyorum. Ürününün arkasında durabilen firmaların malını satıyoruz. Müşterime ürün satıp yarın öbür gün sorun yaşadığımda garanti kapsamı haricinde hizmet vermeye devam ediyoruz. Aldığınız ürün 5 yıl sonra patlayınca garantisi yok. Biz o ürünün ekipmanları Türkiye’de varsa bir şekilde çözüp müşterinin 100 lira vermesindense 20-30 liraya işini çözüyoruz. LED ürünlerin birçoğu garanti bittiğinde çöp ürün oluyor.  O yüzden de marj çok açık. 50 liraya da 350 liraya da ürün var. 50 liralık ürün 1 yıl sonra çöp oluyor. 350 liraya aldığın ürün 5 yıl sonra gelse bile kasası sağlam geliyor. İçindeki ekipmanları 40-50 liraya değiştirerek yoluna devam ediyor. Bizim sektörün en büyük sıkıntısı da fiyat. Taahhüt yapan arkadaşlar fiyat odaklı…  Öncelikleri uygun fiyat. Malın kalitesini sonraya bırakıyorlar. Müşteri de ağzı yandıktan sonra kaliteli mal istiyor. O anlamda biz geriden geliyoruz. Kalitesiz ucuz mal satmamaya çalışıyoruz. Bizde orta, ortanın üstü kalite de, 2 yıl sonra çöp olacak malzeme de, 5-6 yıl sonra da kullanabileceğin malzeme de var. Biz bunu satmaya çalışıyoruz ama zorlanıyoruz. Kendi anlatımımızla, gayretimizle satmaya çalışıyoruz.

 14- Müşterilerinizi de yönlendirdiğinizi söylediniz. Peki hiç çıraklıktan yetiştirdiğiniz eleman oldu mu?
Bu bizim en büyük sıkıntımız. Şu anda bir personelim 17 yıldır bizimle. Şu an çırak değil elbette. Bu işin çıraklığı 20-25 yaşında askere gidene kadar oluyor ama o da bir şey öğrenemiyor. Sadece malzemeyi tanıyor. Malzemeyi tanıması önemli ama satış da yapabilmesi, insanları yönlendirebilmesi lazım. Çünkü elinde listeyle gelen müşterilerimiz azaldı.  “Evimiz var anahtar almak istiyorum, spot alacağız” diye geliyorlar. Çıraklık askerden sonra kalmıyor. Askere kadar geliyorlar ondan sonra bir fabrikaya girme peşinde oluyorlar. Fiyat politikası da iyi kötü belli. Şu anda çırağın alacağı ücret asgari ücret. Askerde geldikten sonra alacağı maksimum ücret de asgari ücretin %10, %20 fazlası. O yüzden o da hemen yüksek maaşlı bir işe, devlet kapısına ya da fabrikaya girme peşinde oluyor. Bizde kendini geliştirme olayı çok fazla yok. Yeni nesil gençler de hemen kısa yoldan para kazanmanın peşindeler. Çoğunluğu bizim bu seviyeye tepeden inme geldiğimizi zannediyorlar… Mesut abi bizim komşumuz… Burada 1 ay arkadaş yoktu. O zaman sabahlara kadar kamyonla kap indirdiğimiz oldu. Mesut abi, Mahmut Bey, burada ilk zamanlar kendi işimizde hamallık bile yaptık. Çıraklar geldiği zaman senin yaşantına bakıp tepeden indiğini zannediyorlar. O yüzden bizim sektörde personel sıkıntısı çok fazla var. Bilhassa taahhüt konusunda çok fazla sıkıntı var. Usta yetişmiyor. Kaliteli iş gücü gerçekten çok sıkıntılı. Satış yaptığınız yerde bir şekilde belki ilerliyorsunuz ama taahhütte onu yapma şansınız yok.

15- Sektöre katılmak isteyen yeni nesle neler önerirsiniz?
Bu sektöre katılmak isteyen çok fazla kişi olduğunu düşünmüyorum.

16- Üniversiteden mezun olanlar, büyük firmalara girmek isteyenler var.
Satış elemanlarını, hepsini mühendisler seçiyor. Yani tecrübeye bakmıyorlar. Halbuki lise mezunu olup da onun 4-5 katı daha tecrübede çekirdekten gelenlere şans verilmiyor. ‘Okumuş olsun biz yetiştirelim’ deniyor. Bugün Panasonic firmasını daha öncesinde de Viko’yu takdir ediyorum. Çünkü bizde üniversite ayağa düşüyor. Adam ilk okul mezunu ama 3-4 mühendis çalıştırıp hava atıyor. Babam inşaat mühendisi bir devlet memuruydu. Eğitim önemli. Okuduğun işi yap veya yapma, işleme okumuşsundur, mühendislik okumuşsundur önemli değil ama git oku. İşinin cahili olabilirsin ama hayatın cahili olmazsın o zaman.

17- Sizin elektrik-aydınlatma sektörü ile ilgili gözlemlediğiniz sorunlar nelerdir?
Sektörün sadece perakende kısmı var. Avize perakendeyi bir katıyorum, ara toptancılık kısmı var, bir de taahhüt grubu var. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar, fiyat istikrarsızlığı, emtialara gelen sürekli artışlar verilen sözleri tutmakta insanları zorlaştırıyor. Biz odalara kayıtlı değiliz ama arkadaşlarımızdan duyduklarımıza göre odalar sadece seçim zamanı hatırlıyor. Sorunları çözmekte çok yetersiz. Biz oy kullanmıyoruz sadece BTSO’ya bağlıyız. Yanlış hatırlamıyorsam Elektrikçiler Odası’na kayıtlı 14-20 bin kayıtlı üye vardı. Hepsi dertliydi. Onların daha çok işin içinde olmaları lazım. Taahhüt grubunda evlere giden insanlar var. Onların hizmet içi eğitimlerinin verilmesi lazım. Sonuçta bir insanın evine giriyorsunuz. Sizi evinize çağırıyor, mahremine alıyor. Üstü başı kir pas içinde. Galoş her zaman olmaz terlik versen akşam atman lazım. Bir müşterim vardı. Yaz mevsiminde eve giderken arabasında sürekli 3 tişört 3 çorap bulunduruyordu, “Bir yere gideceğim zaman hemen çorabımı değiştiriyorum. Tişört neyse de sıkıntı değil ama çorabımı muhakkak değiştiririm” derdi. Müşteriye davranış biçimleri oldukça önemli. Ben elemanımı müşteriye gönderirken “Sen cevap veremeyebilirsin. Bir sıkıntı olursa beni ara” diyorum çünkü aramızdaki ticari bağlantıyı bilmiyor olabilir. Bunlar için hizmet için eğitimler verebilirler çünkü aidat topluyorlar, para alıyorlar. Bunlar sağlanırsa onlara bir vizyon katma açısından faydalı olabilir.  BTSO arada seminer düzenliyor, hiçbirine katılmadım ama muhakkak faydası vardır gidenlere. O tür organizasyonlar düzenlenebilir. Kimi gönderirler onu bilmiyorum ama birisi ne yaptıklarını sorduğunuzda ‘bunu yaptık’ diyebilsinler.  Ama şu zamana kadar böyle bir şey dediklerini, başarılarından bahsettiklerini zannetmiyorum. Ama aylık aidat alıyorlar.  Aidat haricinde kazandığım paradan da pay alıyorlar. Dediğim gibi odanın bana olan faydası bankayla bir işim olduğunda faaliyet belgesi almak. Onlarda da şöyle bir şey var.  Fotokopisini bile kabul etmiyorlar. İki yere vereceksin, kâğıdı 8 TL iki tane almak zorundasın 16 TL oluyor. Bunu fotokopisini kabul etmiyorlar, geçersizdir diye altına not düşmüşler.

18- Standart dışı çalışan ehliyetsiz elektrikçilerin neden olduğu haksız rekabet için neler söyleyeceksiniz?
Aidat, fatura vermemek için piyasada çok fazla korsan elektrikçi var. Benim de elektrikçi müşterilerim var ve bunların %25’i korsan ama onların bir kısmı mecburiyetten. Bir kısmı dediğim gibi işyeri açtığı zaman vergi mükellefi olacak. Hiçbir şey yapmadan 1000 lira gider demek bu. Adam da “Ben 1000 lira kazandığım zaman 1-2 hafta geçiniyorum” diyor. Dükkân açması gerekecek, oraya kira ödeyecek, eleman tutmak zorunda kalacak. Bu aslında olmaması gereken bir şey yetkinlik belgesi lazım ama bu bizim sorununuz değil, odanın halletmesi lazım. O adamın da işine geliyor çünkü fatura almıyor müşterisine kestiriyor. Kâr marjı daha yüksek, gideri de az. Arkadaşın dükkânı var 1000 TL fiyat veriyor ‘ben 800’e yaparım çünkü başka giderim yok’ diyor. Haksız rekabet oluyor. Siz adam çalıştırdığınızda size sigorta ücreti, stopajıyla beraber yevmiyesini katmıyorum 15000 TL’de ilave maliyeti var. Onun yerine 300 lira yevmiye verip adam tutuyor. Kurumsalda iş güvenliği, iş sağlığı çok üst boyutlarda denetleniyor.  Adamın zaten maliyeti var, ekstra düzgün iş yapmak istiyorum diyor ama korsan elektrikçinin böyle bir derdi yok. İş güvenliği noktasında bu çok büyük bir sıkıntı.