224kablo
Köşe Yazıları

  EĞER İSTERSEK BÜTÜN ENGELLERİ YIKARIZ / Muhammet ŞAHİN

 

 

                                                                    

                                                                      

 

                                                   EĞER İSTERSEK BÜTÜN ENGELLERİ YIKARIZ

 


Satranç hayat gibidir "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek.”

Şüphesiz hayat her birimiz için farklı yaşam şekillerini barındırır. Her şey yolunda giderken, bir bakmışsınız içinden çıkılamaz bir hal almıştır hayat. Kalbimiz kırılır, sahip olduğumuz ve umduğumuz her şey bir fırtınayla yok oluverir. Kolumuz kanadımız kırılır, gelecek hesaplarımız alt üst olur. Gereksiz bir şekilde anlam yüklediğimiz her şey tersine döner.

Hayat içinde her şey barındırır. Kazalar, belalar, iftiralar, hastalıklar, iflaslar, sakatlıklar velhasıl yaşarken her şey başımıza gelebilir. Tabiri caizse dünya başımıza yıkılabilir. Buradaki en önemli nokta başımıza ne geldiği değildir, ona ne tepki verdiğimizdir. Başımıza gelen olayları, sükûnetle karşılayıp, cesaretle harmanlayıp çıkış yolu bulabilir, ya da suya fırlatılmış bir taş gibi, sinsice zihnimizi ele geçirmesine izin verebiliriz.

 İnanın bana, Tedirgin olmamıza gerek yok. Her zaman güçlü durursak, hep güçlü oluruz. Ciddi, acil durumlar ve krizler bize, sandığımızdan daha büyük hayati kaynaklarımız olduğunu gösterir. Şayet istersek, Başımıza ne gelirse gelsin, değiştiremeyeceğimiz ve iyileştiremeyeceğimiz hiçbir şey olamaz. Eğer istersek, bütün engelleri yıkarız. Zihnimiz sınırlarımızı aşar, bilincimiz her yöne genişler ve kendimizi yeni, harika muhteşem bir dünyada buluruz. Yeteneklerimiz ve becerilerimiz canlanır, hayal bile edemeyeceğimiz kadar müthiş biri olduğumuzu görürüz.

 “Velhasıl, Bedeli hesaplamadan, nedenler olmadan ve hiçbir şeyin kaybolmayacağına dair güvenceler olmadan, yaşamı ve yaşamayı öğrenmeliyiz”.

 

Son olarak bir “İstanbul beyefendisi” nin hayata bakışını birlikte okuyalım.

 

Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle
Dağ, taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!


Yara açsın kayalar ayaklarında, varsın,
Varsın omuz başların kamçılardan kızarsın,


Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını.
Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını,


Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle
Dağ, taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!


Sırtında bir tüy gibi taşı taştan yükünü,
Görmesinler belinin, sakın, büküldüğünü...


Başında şakladıkça, atlıların kırbacı
Anla ki her gün sana hız veriyor bir acı!


Yara açsın kayalar ayaklarında varsın,
Varsın, omuz başların kamçılardan kızarsın,


Hayda, sarıl yollara...Ardına bakma, hayda!
Sen yük altında haykır, yatsın eller sarayda.


İnce bir iz bırakır yere sızdıkça kanlar,
Seni bulur izinden ıslığını duyanlar...


Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını,
Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını,


Fırtına, yağmur, soğuk...Ne varsa üstüne çek!
Bu çetin yolculuğun sonunda, gün gelecek,


Sırma saçlar saracak her kan akan yerini,
Gül dudaklar öpecek o kırbaç izlerini...

Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle
Dağ, taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!

                                                                      Faruk NAFİZ ÇAMLIBEL

 

Ve son söz…

Akıllı ve cesur bir iş adamının her sabah masasının başına otururken çekeceği besmele şudur; bakalım bugün karşımıza ne gibi zorluklar çıkacak!    GASSİON

Neşeyle ve sağlıkla kalın…